Purpose:
Running horizontal mattress(RHM) suture is one of the frequently preferred methods in skin closure due to its advantages such as wound edge eversion, proper wound closure, good hemostasis and easy performing. Theoretically, the RHM suture is considered unsuitable for skin crush injury and skin flaps with limited blood flow due to the constructive effect on the superficial vascular plexus. In this study, the results of using the RHM technique in crush skin injury and local flap surgery are presented.
Materials and methods:
Forty-three patients with facial crush laceration and local flap surgery defects were included in the study. Wounds of the patients were evaluated retrospectively in terms of size and shape, skin necrosis in suture lines, wound dehiscence, infection, need for secondary surgery, hypertrophic scar formation and aesthetic appearance. The scar formation in the facial regions were graded on a four-point scale by another surgeon.
Results:
In the postoperative period, wound infection in two patients, hyperpigmentation in one patient, and hypertrophic scar in two patients were detected during flap surgery. None of the patients had wound dehiscence, skin necrosis, suture reaction, hypertrophic scarring, or the need for secondary surgery.
Conclusion:
RHM is an alternative suture technique that provides safe, convenient and satisfactory results when applied with an atraumatic approach using fine suture materials.
Amaç: Horizontal devamlı matris (HDM) dikiş tekniği eversiyon etkisi, uygun yara kapanması, iyi hemostaz sağlama ve pratik uygulamada kolaylık gibi avantajlarından dolayı cilt sütürasyonunda sıklıkla tercih edilen yöntemlerden biridir. Ancak cilt seviyesinde kan damarlarını sıkıştırıcı etkisinden dolayı ciltte ezilme yaralanması ve doku kanlanmasının hassaslaştığı cerrahi uygulamalarda uygun bir seçenek olarak tercih edilmemektedir. Bu çalışmadaki amaç HDM tekniğinin tercih edilmediği cerrahi durumlardaki uygulamaların sonuçlarını sunmaktır.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmaya yüz bölgesinde travmatik kesiler ve vücudun çeşitli bölgelerinde flep ile rekonstrüksiyon uygulanmış ve cilt sütürasyonunun HDM dikiş tekniği ile yapıldığı 43 hasta dahil edildi. Kesilerin ve cilt defektlerinin boyut ve şekilleri, işlem sonrası dikiş hatlarında cilt nekrozu, yara ayrılması, enfeksiyon, sekonder cerrahi gereksinimi, hipertrofik skar gelişimi ve estetik görünüm açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Yüz bölgelerindeki skar oluşumu başka bir cerrah tarafından dört puanlık bir ölçekte derecelendirildi.
Bulgular:
Postoperatif süreçte iki hastada yara yeri enfeksiyonu, bir hastada hiperpigmentasyon, iki flep cerrahisi uygulamasında hipertrofik skar tespit edildi. Hiçbir hastada yara açılması, cilt nekrozu, sütür reaksiyonu, hipertrofik skar yeya sekonder cerrahi ihtiyacı olmadı.
Sonuç:
HDM, ince dikiş malzemeleri kullanılarak atravmatik bir yaklaşımla uygulandığında güvenli, kullanışlı ve tatmin edici sonuçlar sağlayan alternatif bir dikiş tekniğidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Cerrahi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 25 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 18 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |