Modern zamanlarda milliyetçiliğin evrensel bir ideoloji haline gelmesiyle birlikte aynı siyasal sınırlar içinde ortak dilin mevcudiyeti bir zorunluluk olarak algılanmıştır. 19. yüzyılda ayrılıkçı milliyetçiliklerin tehdidi altında kalan Osmanlı devleti, parçalanmaya karşı Türkçeyi yaygınlaştırmaya çalışmış, ancak bu çaba başarıya ulaşamamıştır. Türkiye Cumhuriyeti ise, daha küçük siyasal sınırlar içinde göreli planlı ve ısrarlı bir çaba sergilemiştir. Ancak 2000'li yılların başlarından itibaren Türkiye'deki bu resmî tek-dillilik politikası, bir yandan küreselleşmenin, diğer yandan AB'nin baskısıyla gevşeme sürecine girmiştir. Bu çalışma sözü edilen gevşeme sürecinin boyutlarını, nedenlerini ve tarihini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Modern zamanlarda milliyetçiliğin evrensel bir ideoloji haline gelmesiyle birlikte aynı siyasal sınırlar içinde ortak dilin mevcudiyeti bir zorunluluk olarak algılanmıştır. 19. yüzyılda ayrılıkçı milliyetçiliklerin tehdidi altında kalan Osmanlı devleti, parçalanmaya karşı Türkçeyi yaygınlaştırmaya çalışmış, ancak bu çaba başarıya ulaşamamıştır. Türkiye Cumhuriyeti ise, daha küçük siyasal sınırlar içinde göreli planlı ve ısrarlı bir çaba sergilemiştir. Ancak 2000'li yılların başlarından itibaren Türkiye'deki bu resmî tek-dillilik politikası, bir yandan küreselleşmenin, diğer yandan AB'nin baskısıyla gevşeme sürecine girmiştir. Bu çalışma sözü edilen gevşeme sürecinin boyutlarını, nedenlerini ve tarihini analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Dil Politikası Türkiye Cumhuriyeti Çok-dillilik Resmî Tek-dillilik Politikası Gayrı-resmî Çok-dillilik Politikası
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 2017 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ocak 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 1 |