Günümüz dünyasında, çeviri ve yeniden yazma
birbirinden farklı edimler kabul edilseler de, çeviri edebiyatı tanımlamak için
çerçeve terimler olarak kullanılırlar.Çeviri terimi, ‘sadakat’ kavramını akla getirirken,yeniden
yazma genellikle kaynak metne yapılan ‘değişiklikleri’ ifade etmek için
kullanılır.Bu bağlamda ‘ yeniden yazma’
kaynak metinle karşılaştırıldığında ‘ görece az değerli’ kabul
edilmektedir.Bu geleneksel görüşe karşı çıkan kuramcılardan Gideon Toury,Kaisa
Koskinen ve Rosemary Arojo, metinlerin birbirleriyle bir çok şekilde bağlantılı
olduğunu öne sürerek,çeviri ve yazınsal üretim sürecinin dinamikliği nedeniyle
‘yeniden yazma’ kavramının dikkatlice ele alınması gerektiğini belirtmektedirler.Türk
edebi dizgesinde, Can Yücel’in William Shakespeare’in soneleri ve üç oyun
çevirisi, Hamlet, Bahar Noktası ve
Fırtına geçmişte ‘serbest çeviri’ olarak değerlendirilmiştir.Can Yücel ise
yapıtlarının ‘çeviri olmadığını’ iddia eden yapıcı olmayan eleştirilere cevap
olarak kendini ‘Türkçe Söyleyen’ olarak adlandırmıştır.Günümüzde ise bu
tartışmaların sonu gelmek üzeredir çünkü çeviri kuramları artık ‘yeniden yazma’
kavramını tarihin başlangıcından beri üretilmiş metinleri tanımlamak için
kullanmaktadır.Bu bağlamda, ‘metne sadakat’ bu çerçeve terimler gibi
sorgulanabilir bir paradigma haline gelmiştir.Çağdaş çeviri kuramlarına göre, edebi metinleri birbirlerinden farklı
kılan saygı duyulması gereken çevirmen seçimleridir.
In today’s world, translation and rewriting are
both considered as umbrella terms to define translated literature though
differing in content. Translation as an umbrella term may bring forth the idea
of ‘conformity’ to the target text whereas rewriting may recall
‘changes’ made to the original. The term “rewriting” has been
used to define works that are ‘inferior’ examples of the target text. To oppose
this traditional view, theorists like
Gideon Toury, Rosemary Arojo and Kaisa Koskinen claim that all texts refer to
one another in many ways, and the concept of rewriting should still be handled
carefully as discussions on translation
and textual production still continue.
In
the Turkish literary system, Can Yücel’s translation of William
Shakespeare’s sonnets and three plays, namely Hamlet, A Midsummer Night’s
Dream and the Tempest have stood out as examples of free translation. Yücel
called himself ‘Türkçe Söyleyen’ (Rewriter in Turkish) to escape from harsh
criticism that said his work was “not translation”. Such discussions are likely
to fade away because today’s translation theories see textual production since
the beginning of history as rewriting.
In such a case, the ‘loyalty’ to target text should be
considered as a paradigm because it may be challenged as well as the umbrella
terms like translation or rewriting. According to modern translation theorists
it is the translators’ choices that make
literature ‘different’ from one another and these
should be respected.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 13 |