Balkanlar’ın fethinden sonra kendilerine yurt arayışı içinde olan Anadolu’dan gelen göçebeler yeni fethedilen sahalara iskân olunmaya başlandı. Devlet eli iskâna açılan özellikle ıssız, kimsenin yaşamadığı mezra olarak adlandırılan sahalar yeni yerleşimcilerin iskân edilmesi ve üretime kazandırılması açısından önem taşıyordu. Hem sipahilere tımar olarak verilen hem de dervişlerin iskân olunduğu küçük, az nüfuslu ya da hiç nüfusu olmayan bu mezralar çalışmanın asıl konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada bahsi geçen mezralar, “üzerinde son bulan yaşamın kalan izleri mi yoksa yeni başlayacak hayatın ilk adımları mı?” sorusuna Balkanlar’da görülen iskân metodu çerçevesinde cevap bulunmaya çalışılarak Anadolu’dan getirilen Yörük nüfusun kurduğu yerleşimler Barkan’ın ifadesi ile “şenlendirme” noktasında mezraların konumu açısından değerlendirilecektir. Mezralar iskân noktasında yukarıdaki sorunun unsurlarını oluşturan iki soruya da “evet” cevabını verebilir ancak XV. yüzyılda Balkanlar’da iskân politikası neticesinde incelenen defterlerde açıkça görülmüştür ki mezralar çoğunlukla üzerlerindeki yaşamın son kalıntıları değil, yeni başlayan hayatın çekirdeği konumundadır. Kimi zaman tabi olduğu köyün yanında çok az nüfusu kimi zaman hiç olmayan nüfusu ile yerleşime ve tarıma açılmıştır. Dolayısıyla tarımsal ve ekonomik faaliyetlerin başladığı yerler olmuştur.
After the qonquest of the Balkans, nomads from Anatolia, who were in search of a homeland started to be settled in the newly conquered areas. Especially the areas called desolate hamlets where no one lives were opened by the state, were important in terms of settling new settlers and bringing them into production. These hamlets, which were both given to sipahis as fiefs and where dervishes were settled, are the main subject of the study. The hamlets mentioned in the study are “the remaining traces of the life ending on them or the first steps of the new life?” in the words Barkan, the settlements by the nomadic population brought from Anatolia by trying to find an answer within the framework of the settlement method seen in the Balkans will be evaulated in terms of the location of the mahmets at the point of “flourishing”. Hamlets can answer “yes” to both questions that constitute the elements of the above question, but in the XV. century that adresses as a result of settlement policy in the Balkans that the hamlets are mostly not the last remnannts of the life on them, but the core of the new life. Sometimes it has been opened to settlement and agriculture with a population of very little and sometimes no population next to village to which it subject. Therefore, there have been places where agricultural and economic activities started.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: Ö7 |