Ceket bir gündelik kullanım eşyası olarak belirli işlev ve kullanım alanlarına sahiptir. Kullanımlık eşyalarla gündelik hayatın içinde ziyadesiyle hemhâl olunması, bir yandan onlar hakkında en azından ne amaçla kullanıldığı yönünde çokça şey bilindiği yönünde bir kanıyı üretirken, öte yandan onlar bu aşinalığın neden olduğu bir ilgisizliği de daima yüklenirler. Buna karşılık ceketin tarihsel, edebî ve metaforik kullanımlarına yakından bakıldığında onun basitçe bir giyim kuşam nesnesi olmaktan çok daha fazla ve poetik bir anlam alanına sahip olduğu, şu haliyle de dil ve dünyayla kurulan ilişkiyi büyük ölçüde belirlediği görülmektedir. Bu makalede bu bağlamda ceketin kişiyi salt bedensel olarak değil, aynı zamanda zihinsel olarak da sarıp sarmaladığı ileri sürülür. Öncelikle ceketin kullanımındaki çeşitlenme ve belirsizleşme üzerinde tarihsel olarak durulur. Daha sonra ise özellikle ceketin Türkiye’nin on dokuzuncu asırdan sonraki siyasi ve sosyolojik dönüşüm tarihinde Batılılaşmanın üniforması şeklinde alımlanışı dar-ceket (strait jacket) metaforu bağlamında ele alınır. Burada Türkiye’nin Batılılaşma tecrübesinin daha doğru şekilde anlaşılması adına Batı’nın soyut kavramlarından önce somut eşyaları ile ilişkinin daha doğru şekilde konumlandırılmasının bu dar-ceketten kurtulma imkânlarını verebileceği öne sürülür. Son olarak ceketin Türkçe’de özellikle “ceketi alıp çıkmak” şeklindeki metaforik kullanımının dünya nimetlerinden yüz çevirmişlik ve bir insanı içinde bulunduğu zor zamanlarında yalnız bırakmayan bir dost gibi anlamları içermesinin fenomenolojik bir analizi yapılır. Böylece ceket özelinde kıyafet hikâyelerinin dil ve düşünceye ontolojik düzlemde ne ölçüde yön verdiğine fark edilebilmiş olabilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yeni Türk Dili (Eski Anadolu, Osmanlı, Türkiye Türkçesi) |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: Ö13 |