Tahkiyenin temel unsurlarından biri, kurgulanan olayların cereyan ettiği ve şahısların içinde yaşadığı yer olan mekândır. Anlatma esasına dayalı edebî metinlerde mutlaka gerçek, hayalî, fantastik ya da ütopik bir mekâna ihtiyaç vardır. Mekân, anlatının bir zemine tutunmasını sağlayarak gerçeklik duygusu yaratmaktadır. Böylelikle anlatıda geçen olaylar ve kahramanlar daha belirgin ve net bir şekilde görünür olmaktadır. Mekân anlatıda, sadece bir tasvir ve tanıtım aracı değildir. Şahıs kadrosunu da doğrudan etkileyen bir unsurdur. Mesnevi kahramanlarının psikolojik tahlillerinin yapılmasında, kahramanların karakterlerini açıklamada ve olayların gidişatını belirlemede büyük bir öneme sahiptir. Varka ve Gülşâh, 14. yüzyıl şairlerinden Yûsuf-ı Meddâh tarafından kaleme alınmış bir aşk mesnevisidir. Bu eser, Ayyukî’nin aynı adlı mesnevisinden esinlenerek yazılmıştır. Türk edebiyatında bu isimle yazılan ilk mesnevi olarak bilinmektedir. 1743 beyitten ibaret olan bu eser, altı meclisten oluşmaktadır. Ayrıca mesnevide, didaktik mahiyette beyitler, tasavvufî motifler ve kahramanların ağzından söylenmiş gazeller de bulunmaktadır. Varka ve Gülşâh adlı mesnevide geçen mekânlar, gerçek hayatta var olan coğrafyalar olarak takdim edilmektedir. Söz konusu anlatıda, kabileler arası mücadeleler, savaşlar ve göçebe bir yaşam tarzı sebebiyle açık mekânların öne çıktığı görülmektedir. Ancak geleneksel anlatı türlerinde mekân kavramına bir fonksiyon yüklenerek detaylı bir şekilde ele alındığını söylemek güçtür. Bu çalışmada, Varka ve Gülşâh adlı mesnevide mekânın fonksiyonunun ortaya koyulması amaçlanmış olup mekânlara ait hususiyetler incelenerek örnekler üzerinden açıklanmaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yeni Türk Dili (Eski Anadolu, Osmanlı, Türkiye Türkçesi) |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Nisan 2024 |
Gönderilme Tarihi | 17 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 39 |