Doğa ve doğaya ait imgeler insanoğlunun varoluşundan günümüze kadar yaşanan süreçte her zaman ilgi
odağı olmuştur. Tarihsel süreç içerisinde antik dönemde bilinmezlik ve korku üzerine anlamlandırılan
doğaya dair imgeler gelişen teknolojik olanakların ve bilimin sayesinde mevcut gizemini korumanın
yanı sıra sanatçılar için de bir esin kaynağı niteliği de taşımaktadır. Antik dönemden günümüze kadar
olan süreçte doğa-sanat arasında oluşan karşılıklı etkileşimde 19. yüzyıl sonrası hız kazanan yeni
üretim biçimleri sanatçı, sanat nesnesi ve izleyicinin alışıldık tanımlarına ve sınırlarına/sınırlılıklarına
yeni söylemler getirmişlerdir. Yeryüzü, yeraltı ya da gökyüzüne ait olan imgeler, çağdaş sanatta sıklıkla
kullanılmaktadır. Gökyüzünün sunmakta olduğu sonsuz görüntü olanakları, sanatçılar için zengin
bir dil oluşturmaktadır. Bu çalışma kapsamında esin kaynağı olarak çalışmalarında gökyüzüne ait
kozmik yansımaları kullanan sanatçılar ve üretimleri Alexander Calder, Russel Corotty, Joan Miro,
Jean Arp, Günther Schneider-Siemssen, Trevor Paglen ve Mierle Laderman Ukeles, David Nash,
Georgia O’Keeffe gibi sanatçılar özelinde yeniden değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 23 |