İlkçağ insanları ilk sanatsal dışavurumlarını doğaya ve doğaüstüne karşı korku ve hayranlık duyguları ile temellendirmiştir. Bu noktada dişinin doğurganlığı önem kazanmaktadır. Üreme ve neslin devamını sürdürme gibi temel içgüdüsel duygular insanoğlunun ilgisini kadın bedeninin hamilelik sürecinde gösterdiği değişimlere, doğum eylemine, emzirme eylemine, bebek ve anne iletişimi gibi konulara yönlendirmiştir. Kadın ve kadın bedeni yüceltilmiş ve kutsallaştırılmıştır. Bu ana konu etrafında şekillenen anaerkil bir sosyal düzen ve inanış sistemi oluşmuştur.
Kadının doğurganlığı ve doğum eylemi, hamilelik süreci ve annelik ilkel dönemlerden günümüze kadar seramik sanatında etkileyici bir esin kaynağı olmuştur. Geçmişte dinsel temelli ana tanrıça heykelleri ile şekil bulan bu esin kaynağı günümüzde de etkinliğini farklı tarzda eserlerle özgün üretimler yapan kimi sanatçılarca sürdürülmektedir. Bu zengin konunun gelecekte seramik sanatı içerisinde yerini korumaya devam edeceği, yeni ve özgün üretimlerde hayat bulacağı ve artarak çeşitleneceği düşünülmektedir.
Ana Tanrıça Doğurganlık Seramik İdoller Figüratif Seramik Seramik ve Doğurganlık.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 24 |