In countries like Turkey, where agriculture dominates the production economy, agriculture is undoubtedly the most important issue for those in political power. In these countries, agriculture faces many serious problems. The measures taken by individual producers to solve these serious problems are insufficient and the state has to intervene in these areas. All of the measures taken by the state to solve problems for a specific purpose constitute “Agricultural Policy”.
The agricultural policy implemented by the state in each country aims to solve the country's specific problems. Especially in newly developing countries like Turkey, agricultural policy has always been directed towards the development of production. The policy for the product price is complemented by the stock policy and the public subscription of the necessary financial resources; Central Bank and Ziraat Bank loans are used in this context.
With the transition to multi-party life, the establishment of the Demokrat Parti, and its rapid rise to power with the support of large segments of society, especially in the agricultural sector, the agricultural policy did not change and the principle of statism continued. The only change was that the support given to the agricultural sector continued to increase. However, it should be noted that this support went to the landlords, not to the small farmers. The efforts of large landowners and merchants to get the biggest share of the benefits of the transition to mechanized agriculture production succeeded greatly due to the lack of a political attitude to prevent this. Using the opportunities created by their politically powerful position, large landowners took over a large part of the new agricultural areas created as a result of government initiatives to expand cultivation areas, such as the destruction of pastures, the opening of treasury lands to private entrepreneurs and the draining of swamps. This situation led to the dispossession of small producers, resulting in a serious internal migration phenomenon in Turkey. Between 1950 and 1960, the population in the four big cities increased by 75%. The Democrat Party was able to keep its voting base, mostly composed of small producers, economically satisfied without harming the interests of the big landowners and the commercial bourgeoisie, which constituted its class base.
This study has been prepared to reveal the general characteristics of the agricultural policy implemented by the Democratic Party, its successful and unsuccessful aspects, and the political and social consequences of the agricultural policy implemented. The study is based on the literature review method. It is mostly based on secondary sources and statistical data..
Adnan Menderes agricultural policy Cumhuriyet Halk Partisi subsidy foreign capital
Türkiye gibi üretim ekonomisinin tarım ağırlıklı olduğu ülkelerde siyasal iktidarı elinde bulunduranların en fazla üzerinde durduğu konu şüphesiz tarım olmuştur. Bu ülkelerde tarımın karşılaştığı birçok ağır sorunlar vardır. Bu ağır sorunları tekil üreticilerin çözmek için aldığı tedbirler yetersiz kalmakta ve devlet bu alanlara müdahale etmek zorunda kalmaktadır. Devletin belirli bir amaçla sorunların çözümü için aldığı tedbirlerin tümü “Tarım Politikası”nı oluşturmaktadır.
Her ülkede devletin uyguladığı tarım politikası, ülkelerin kendine özgü sorunlarının çözümüne yöneliktir. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde tarım politikası hep üretimin gelişmesine yönelik olmuştur. Ürün fiyatı için yürütülen politikada stok politikası ve gereken finansman kaynaklarının kamuca yüklenilmesiyle tamamlanmaktadır; Merkez Bankası ve Ziraat Bankası kredileri bu nitelikte değerlendirilmektedir.
Çok partili hayata geçişle birlikte Demokrat Parti'nin kurulması ve kısa sürede toplumun büyük kesiminin, özellikle tarım kesimindeki kitlelerin, desteğini alarak iktidara gelmesiyle birlikte tarım politikası aslında değişmemiş, devletçilik ilkesi devam etmiştir. Değişen tek şey tarım kesimine verilen desteğin artarak devam etmesidir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken desteğin küçük çiftçiye değil de toprak ağalarına gitmesidir. Büyük toprak sahibi ve tüccarların tarımda makinalı üretime geçişin sağladığı yararlardan en büyük payı alma çabaları, bunu engelleyecek bir siyasal tavrın olmaması nedeniyle büyük ölçüde başarıya ulaşmıştır. Siyasal açıdan güçlü bir konuma sahip olmalarının yarattığı imkânları kullanan büyük toprak sahipleri, hükümetin ekim alanlarını genişletmek amacıyla başlattığı meraların tahrip edilmesi, hazine topraklarının özel girişimcilerin kullanımına açılması ve bataklıkların kurutulması gibi girişimleri sonucunda yaratılan yeni tarımsal alanların büyük bir kısmını kendi mülkiyetlerine geçirmişlerdir. Bu durum küçük üreticilerin mülksüzleşmesine neden olmuş; sonuçta Türkiye’de ciddi bir içgöç olayı yaşanmıştır. 1950-1960 arasında dört büyük şehirde nüfus % 75 artmıştır. Demokrat Parti, sınıfsal temelini oluşturan büyük toprak sahiplerinin ve ticaret burjuvazisinin çıkarlarını zedelemeden büyük kısmı küçük üreticilerden oluşan kendi oy tabanını iktisadi açıdan hoşnut tutabilmiştir.
Bu çalışma Demokrat Parti’nin uyguladığı tarım politikasının genel özelliklerini, başarılı ve başarısız yönlerini, uygulanan tarım politikasının siyasi ve sosyal sonuçlarını ortaya koymak için hazırlanmıştır. Çalışma literatür tarama yöntemi ile hazırlanmıştır. Daha çok ikincil kaynaklar ve istatiksel veriler üzerinden hazırlanmıştır.
Adnan Menderes tarım politikası Cumhuriyet Halk Partisi sübvansiyon dış sermaye
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Politika ve Yönetim (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 14 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |