Bu makalenin amacı Platon felsefesinden büyük ölçüde etkilenen, özellikle idea düşüncesi ve sanat/bilgi felsefesini bu kurama göre oluşturan Schopenhauer’ın, Platon’un idealar anlayışını nasıl felsefesine dâhil ettiğini hangi noktalarda onunla uzlaştığını ve geliştirdiğini ortaya koymaktır. Schopenhauer düşüncesini etkileyen Kant ve Upanişadlar gibi unsurlar arasında Platon’un oldukça önemli bir role sahip olduğu anlaşılmaktadır. Platon kendi düşüncesinde ideaları bilginin, varlığın ve diğer bütün felsefi alanların temeline yerleştirmiş, ruh, yeniden hatırlama ve diyalektik gibi kavramlarla fenomenler âleminde yaşayan insanın idealar âlemini kavramasını mümkün kılmıştır. Bu anlamda idealar bütün felsefi düşünmenin temelinde yatan değişmez özler olarak, fenomenler âlemindeki değişime tabi olan tekillerin pay alma ilişkisi üzerinden idealarla bağlanması sonucunda gerçek bilginin nesnesi olabilmiştir. Şu hâlde Platon için idealar numenler olarak insan bilişine açıktır. Öte yandan modern felsefenin kurucuları arasında yer alan İmmanuel Kant, akıl üzerine yazmış olduğu eserlerde numen ve fenomen ayrımını kesin bir biçimde bilginin konusu olmak bakımından ayırarak, numenleri bilginin konusu olmaktan çıkarmıştır. Kant’a göre numenlerin akıl ile bilinememesi, sadece ahlak düşüncesinin kurgulanması için bir maksim düzeyine indirgenmesi söz konusudur. Bu anlamda idealist bir filozof olan Schopenhauer, Kant’ın bu numenleri bilginin konusu olmaktan çıkarmasını yadsır ve eksik bulur. Bu nedenle o, Platon’un idealarını kendi düşüncesi içinde yorumlayarak sanat üzerinden yeniden bir kurgu oluşturur. Schopenhauer, Kant’ın felsefesinde yer alan “kendinde şey” anlamındaki numen kavramını insan bilincine yeniden açımlayarak modern anlamda sanat üzerinden Kant’ın eksik bıraktığını tamamlamak ister. O, bu nedenle Platon’un idealar kuramını felsefesine dâhil eder. Tıpkı Platon’da olduğu gibi fenomen ve numen ayrımı, Schopenhauer felsefesinde isteme ve tasarım terimleri/kavramları üzerinden yeniden gün yüzüne çıkar. Ona göre kör istenç veya istenç olarak dünya numen alanına karşılık gelirken, tasarım olarak dünya fenomenler alanına karşılık gelmektedir. Filozofa göre maddi âlemdeki, zaman, mekân ve nedensellik numenler alanına ulaşmak için kurtulunması gereken unsurlardır. Kişi fenomenler âleminden numen âlemine ancak bu bağlardan kurtulduğu zaman ulaşabilir. Filozofa göre bu kurtuluş ise nesnede var olan ideaları kavramakla mümkündür. Böylelikle felsefesinin önemli bir kısmını kapsayan, insanı hapseden kör istençten söz konusu Platoncu idealara yükselerek kurtulma ve gerçek bilgiye ulaşma olanağını verir. Bu açıdan Platon’un idealar öğretisi, Schopenhauer’da öznenin kendi başına kendinde şeye ulaşmasını, nesneyi olduğu haliyle görmesini sağlayarak istencin etkisinden, istencin sessizleşmesiyle kurtulmasını sağlar. Bu sessizleşme ise ancak estetik deneyimle mümkündür. Dolayısıyla onun felsefesinde Platoncu ideaların özel bir yeri vardır. Sonuç olarak filozofun idea düşüncesi ve sanat felsefesi çoğunlukla Platoncu unsurlarla doludur. Bu yazıda da ilk olarak Platon’un idealar anlayışına yer verilip sonrasında Schopenhauer’daki etkileri ele alınacak, iki filozof arasındaki kesişim noktaları analiz edilecektir.
Schopenhauer Platon Kendinde şey İdea İstenç. Plato Thing-in-itself Idea
Süleyman Demirel Üniversitesi
The aims of this article are to reveal how Schopenhauer, who was greatly influenced by Plato's philosophy and created his own philosophy of art/knowledge based especially on the theory of ideas, adopted this theory into his own philosophy, and at what points he agreed with him and developed it. It is understood that Plato has a very important role among the factors such as Kant and Upanishads that influenced Schopenhauer's thought. Plato placed ideas at the base of knowledge, existence and all other philosophical fields in his own thought, and made it possible for people living in the phenomenal realm to grasp the realm of ideas with concepts such as spirit, recollection and dialectic. In this sense, the ideas, as the unchanging essences underlying all philosophical thinking, could become the object of real knowledge as a result of connecting the individuals subject to change in the phenomenal realm with the ideas through the relationship of participation. Therefore, for Plato, the ideas are open to human cognition as noumena. On the other hand, one of the founders of modern philosophy, Immanuel Kant, in his works on the mind, separated noumena and phenomenon from the point of being the subject of knowledge, and removed the noumena from being the subject of knowledge. According to Kant, noumena cannot be known by reason, and it is reduced to a maxim level only for the construction of moral thought. In this sense, Schopenhauer, an idealist philosopher, denies Kant's removal of these noumena from being the subject of knowledge and finds it incomplete. For this reason, he interprets Plato's ideas within his own thought and creates a fiction through art. Schopenhauer, by re-explaining the concept of noumena meaning "thing-in-itself" in Kant's philosophy, wants to complete what Kant left incomplete through art in the modern sense. For this reason, he incorporates Plato's theory of ideas into his philosophy. Just as in Plato, the distinction between phenomenon and noumena resurfaces in Schopenhauer's philosophy through the terms/concepts of will and design. According to him, while the world as blind will or will corresponds to the field of noumena, the world as a design corresponds to the field of phenomena. According to the philosopher, time, space and causality in the material world are the elements that must be avoided in order to reach the domain of noumena. According to the philosopher, this salvation is possible by grasping the ideas that exist in the object. Thus, he gives the opportunity to get rid of the blind will, which covers an important part of his philosophy, and to reach true knowledge by rising to the aforementioned Platonist ideas. From this point of view, Plato's doctrine of ideas enables the subject to reach the thing-in-itself, to see the object as it is in Schopenhauer, and to get rid of the influence of the will with the silence of the will. This silence is only possible with aesthetic experience. Therefore, Platonic ideas have a special place in his philosophy. As a result, Schopenhauer's thought of ideas and philosophy of art are mostly full of Platonic elements. In this article, firstly, Plato's understanding of ideas will be touched upon, then its effects on Schopenhauer will be discussed, and the intersection points between the two philosophers will be analysed.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 18 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 49 |