Politics in Turkey has been always shaped on the basis of a "center" from the past to present.
Center has been in position both as the determinant of government forces and
the practitioner of political administration. In contrast to this, the country
is given the roles that is being a practitioner of the central provisions and
to satisfy the center’s need based on capital such as the military,
agricultural, human and in many areas like this. Thus, in the face of center,
the country has been recognized as being unable to be included in political
governance when it is considered within the context of political capital.
Therefore, the country’s various reflexes to the centre either have been
ignored or have been tried to be suppressed. Thus, country has been exposed to
a policy that is marginalized, excluded and despised in both political
management and social context. However, the country, beyond being a
geographical area that only supplies center’s needs and human capital, has a
reserved and practical side. The country, with her daily practices in political
life and her close pursuit of centre, is a significant player in politics.
Besides, although the country seems to have passive and weak structure,
actually it has an ability and power in surrounding center circumferentially.
In this study, primarily in the context of center-periphery theory, the focus
will be on what kinds of roles the country keeps in terms of historical and
political traditions. In addition to this, the position of the country as a
periphery at political culture will be discussed. It will also draw attention
to the country’s representation from the past to the present and the country
that is marginalized in politics and in administration. Finally, the
appearances of dialectical structures among center and the country will be
focused on by illustrating people living in the country, the social types, the
political actors and political relations observed in the country.
The country politics in the country politics of the country political culture in the country dualism of center-periphery
Türkiye’de
siyaset, geçmişten bugüne her daim bir “merkez” temelinde şekillendirilmiştir.
Merkez, hem yönetim gücünün belirleyicisi hem de idarenin uygulayıcısı konumunda
olmuştur. Buna karşılık taşraya; merkezin hükümlerinin uygulayıcılığını yapmak
ve merkezin askeri, tarımsal, beşeri ve bunun gibi birçok alandaki sermayeye
dayalı ihtiyaçlarını karşılamak şeklinde roller biçilmiştir. Dolayısıyla merkez
açısından taşra, siyasal sermaye bağlamında düşünüldüğünde, siyasal idareye
ortak olabilme rüştüne haiz görünmemiştir. Bundan dolayı taşranın merkeze
yönelik çeşitli refleksleri de ya görmezden gelinmiş ya da bastırılmaya
çalışılmıştır. Böylelikle taşra; hem siyasal yönetim hem de toplumsal bağlamda,
ötekileştirilen, dışlanan ve küçümsenen bir politikaya maruz kalmıştır. Oysa
taşra, sadece merkezin iaşesini ve insan sermayesini karşılamakla mükellef
coğrafi bir alan olmanın ötesinde bir rezerve ve pratiğe sahiptir. Taşra,
gündelik siyasal yaşam pratikleri ve merkezi yakından takip etmesiyle,
siyasetin önemli bir aktörüdür. Kaldı ki taşra, pasif ve güçsüz bir yapıya
sahip gibi görünse de, esasında merkezi çepeçevre kuşatan bir yetkinlikte ve
dirayettedir. Bu çalışmada, öncelikle merkez-çevre teorisi bağlamında taşranın
tarihsel ve siyasal gelenek bakımından ne tür rollere sahip olduğu üzerinde
durulacaktır. Bununla birlikte bir çevre
olarak taşranın siyasal kültürdeki konumu ele alınacaktır. Ayrıca taşranın
geçmişten günümüze temsiliyetlerine ve siyasette ve idarede taşranın
ötekileştirildiğine dikkat çekilecektir. Son olarak ise, günümüz taşrasından
insan manzaralarına, toplumsal tiplere, siyasal aktörlere ve politik ilişkilere
yer verilerek merkez-taşra diyalektiğinin görünümleri üzerinde durulacaktır.
Taşra taşrada siyaset taşra siyaseti taşrada siyasal kültür merkez-çevre düalizmi
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Aralık 2016 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ağustos 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 |
Selcuk University Journal of Faculty of Letters will start accepting articles for 2025 issues on Dergipark as of September 15, 2024.