In this study, the works named Frankenstein by Mary Shelley and Frankenstein in
Baghdad by Ahmed Saadavi have been analyzed based on Hegel’s art distinction. Hegel
evaluated his understanding of art which he distinguished as classical, romantic and
symbolic, in the paradigm of the West and the East and determined the West as the romantic
and the East as symbolic art. On the basis of this determination of Hegel, it has been
expounded in line with examples that Frankenstein represents the west that is the romantic
art, Frankenstein in Baghdad represents the east that is symbolic art. In addition, Frankenstein,
which is the common point of the works, is a symbol that has not lost its validity in the
literature and cinema from the 19th century to the present day without time and
geographical limits. This being created by a doctor, who is science lover and trying to find
immortality, has become a symbol. This symbol reborn consciously in Iraqi lands over a 200-
year period. In both works, creature deviates from genesis purposes and begins to follow its
own path. The aim of this study is to determine to what extent the features suggested by
Hegel regarding the symbolic and romantic understanding of art exist in the Works with
examples. In this context, dialectical philosophy, internality and spiritual subjectivity,
perception of god and religion, death and self struggle are studied within the framework of
romantic and symbolic art features. Based on these points, it has been determined that the
romantic western Frankenstein and the symbolic role change with eastern themes bear the
traces of Hegel's art distinction.
Mary Shelley’nin Frankenstein ve Ahmed Saadavi’nin Frankenstein Bağdat’ta isimli
eserlerinin konu edinildiği bu çalışmada, eserler Hegel’in sanat ayrımlaştırılmasından yola
çıkılarak analiz edilmiştir. Hegel klasik, romantik ve sembolik olarak ayırdığı sanat
anlayışını Batı ve Doğu paradigmasında değerlendirmiş ve batıyı romantik sanat, doğuyu
simgesel sanat olarak belirlemiştir ve bu belirlemelere dayanak oluşturan özellikleri dile
getirmiştir. Hegel’in bu belirlemesinden yola çıkarak Frankenstein eseri batıyı yani romantik
sanatı Frankenstein Bağdat’ta doğuyu yani sembolik sanatı temsil ettiği örnekler
doğrultusunda açımlanmıştır. Ayrıca eserlerin ortak noktası olan Frankenstein, 19.
yüzyıldan günümüze edebiyat ve sinema çevresinde zaman ve coğrafi sınırlar olmaksızın
geçerliliğini yitirmeyen bir konudur. Bilim aşığı ve ölümsüzlüğü bulmaya çalışan bir
doktorun yarattığı bu yaratık, 200 yıllık bir zaman zarfında Irak topraklarında bilinçli bir
şekilde yeniden doğan bir sembol olmuştur. Her iki eserde de yaratık, yaratıcılarının onu
yaratım amaçlarından sapıp kendi belirlediği yolda ilerlemiştir. Söz konusu yaratık, yapay
ancak ruhu olan bir yaratık olarak okurun karşısına çıkmaktadır. Bu noktada Hegel’in ruh
beden diyalektiğini de farklı bir şekilde somutlaştırır. Ancak çalışmanın ana konusu karakter
üzerinden ilerlememiştir. Amaç, Hegel’in sembolik ve romantik sanat anlayışına dair
belirlediği özelliklerin eserlerde tespit edilmesi ve örneklerle sunulmasıdır. Bu bağlamda
romantik ve sembolik sanat özellikleri çerçevesinde diyalektik felsefe, içsellik ve tinsel
öznellik, tanrı algısı ve din, ölüm ve insanın iç savaşımı gibi izlekler eserlerde örneklerle
irdelenmiştir. Söz konusu noktalardan hareketle romantik batılı Frankenstein’ın doğuya ait
özelliklerle sembolik rol değişiminin Hegel’in sanat ayrımının izlerini taşıdığı tespit
edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları, Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 10 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 46 |
Selcuk University Journal of Faculty of Letters will start accepting articles for 2025 issues on Dergipark as of September 15, 2024.