Bu çalışmada, Ariel Dorfman’ın Maskara isimli romanında doğuştan yüz bozukluğu olan isimsiz anlatıcı, Jacques Lacan’ın özne oluşumuna dair geliştirdiği önemli fikirler aracılığıyla incelenmektedir. Lacan, kişinin özne olma sürecine ve bu öznenin toplumsal yapılar dahilinde aldığı özne konumlarına dair kapsamlı bir içerik sunar. Öznenin toplumsal normlara uyma eğilimi kendi varoluşsal eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan amansız bir “arzu” ile yakından ilişkilidir. Maskara romanının başkahramanı gibi alışılmamış bir yüze sahip birey için bu varoluşsal eksikliğe bağlı yük iki katına çıkar, çünkü özne hem varoluşsal bakımdan hem de kişiye bir kimlik atfetmekte en belirleyici role sahip olan yüz bakımından eksiktir. Olmayan yüz hatlarından dolayı, Dorfman’ın romanındaki isimsiz anlatıcı, Öteki olan geniş toplum tarafından daha değersiz görülen bir statüye uygun görülmüştür. Dışlanmış konumunun oldukça farkında olan anlatıcı, birinin sevgisi yoluyla görünür ve sıradan olabileceğine inanmaktadır. Bir kadın tarafından tanınma “arzusu” hayatına mâl olmasına rağmen ne ölümü ne de olmayan yüzü Maskara’daki isimsiz anlatıcıyı talep ettiği şey olan hatırlanmayı elde etmesinden alıkoymaz. Bu makale, Lacancı bir bakış açısı üzerinden, sıradışı yüz hatlarına sahip bireylerin damgalanarak daha değersiz görülen bir sosyal kategoriyle ilişkilendirilmesinin, “ideal” ve “standarta” dönüştürülen bir takım toplumsal beklentilerden kaynaklandığını savunur.
In this study, the unnamed narrator of Ariel Dorfman’s Mascara, who has a congenital facial peculiarity, is examined through Jacques Lacan’s critical ideas on the formation of the subject. Lacan gives an extensive account of the process of the individual’s becoming a subject and the positions this subject takes in relation to the social structures. The subject’s tendency to conform to the norms of society is closely intertwined with a continuous “desire” that arises in relation to an existential lack. For someone having an atypical appearance, just like the protagonist in Mascara, the burden on this lack is doubled because he lacks both in being and in the face, the most critical body part in an assigning identity to an individual. Due to his featureless face, the unnamed narrator in Dorfman’s novel is conferred a devalued status offered by the wider society as the Other. Highly aware of his status as an outsider, the narrator believes that it is possible for him to become visible and ordinary through someone’s love. Although his “desire” to be recognized by a woman costs him his life, neither his death nor the absence of a physical face prevents the unnamed narrator in Mascara from getting what he demands, which is remembrance. Drawing on the theoretical framework by Lacan, this article offers that the occurrence of facial stigma as a subordinate social category is due to a set of social expectations that are transformed into “ideal” and “standard.”
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları, Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 16 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 47 |
Selcuk University Journal of Faculty of Letters will start accepting articles for 2025 issues on Dergipark as of September 15, 2024.