Ülkelerin makroekonomik amaçları incelendiğinde bu amaçlar ekonomik büyüme ve kalkınma, ekonomik istikrar, ödemeler bilançosu dengesi, gelir dağılımında adalet ve kaynak tahsisinde etkinliğin sağlanmasından oluşmaktadır. Bu amaçlardan ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanmasında gelişmiş ülkeler genellikle belirli bir oranda ekonomik büyümenin sağlanmasına öncelik verirken gelişmekte olan ülkelerin önceliği ise belirli bir kalkınmışlık düzeyine ulaşabilmektir. Ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanması en önemli öncelik gibi görülse de tek başına bu amaca ulaşılması ekonomik anlamda başarılı olunduğu anlamına gelmemektedir. Büyümenin yanı sıra büyüyen ekonomiden tüm topluma adil bir payın verilmesi ekonomik refahı artıracak, toplumsal kalkınmaya katkıda bulunacak, sosyal barışa olumlu etki yapacak ve ekonomik büyümenin hızlanmasına neden olacaktır. Ancak, piyasanın kendi haline bırakılması durumunda ekonomik büyüme sonucunda elde edilen gelir toplum arasında adaletsiz bir şekilde paylaşılması olası bir durumdur. Bu nedenle devletin piyasaya müdahalede bulunarak geliri olması gerektiği gibi paylaştırması görüşü literatürde oldukça savunulan bir konudur.
Devlet geliri piyasadaki ekonomik aktörler arasında paylaştırırken hiç şüphesiz ki belirli araçlara ihtiyaç duymaktadır. Bu araçlar kamu harcamaları, vergiler ve borçlanmadan oluşmaktadır. Vergiler açısında durum incelendiğinde, gelirin yeniden dağılımında gelir vergisi ve kurumlar vergisi gibi dolaysız vergilerin daha etkin olduğu söylenebilir. Diğer taraftan, katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi gibi dolaylı vergilerin ise sahip oldukları tersine artan oranlılık özelliği nedeniyle gelir dağılımını olumsuz etkileyeceği tahmin edilmektedir. Bu çalışmada dolaylı vergilerin gelir dağılımı üzerindeki etkisi Türkiye ekonomisi özelinde incelenmiştir. Çalışma sonucunda, incelenen 1990-2017 döneminde dolaylı vergilerin gelir dağılımını negatif etkilediği ampirik olarak tespit edilmiştir. Bu durum uygulama sonuçlarının teorik beklentilerle uyumlu olduğunu göstermektedir.
Vergilendirme Gelir Dağılımı Gecikmesi Dağıtılmış Otoregresif Sınır Testi (ARDL)
When the macroeconomic objectives of the countries are analysed, these aims include economic growth and development, economic stability, balance of payments, fair income distribution and resource allocative efficiency. Among these objectives, while developing countries generally give priority to economic growth at a certain rate, the priority of developing countries is to reach a certain level of development. Although economic growth and development are the most important priority, achieving this aim alone does not mean that it is economically successful. In addition to growth, giving a common share from the growing economy to the whole society increases economic prosperity, contributes to social development, positively affects social peace and causes acceleration of economic growth. However, if the market is left to itself, it is possible that the income generated as a result of economic growth will be un equally shared among the society. For this reason, the idea that the government intervenes in the market and allocates the income as it should be being a highly defended subject in the literature.
There is no doubt that the state needs certain instruments when allocating income among economic actors in the market. These instruments consist of public expenditures, taxes and debt. When the situation is examined in terms of taxes, it can be said that direct taxes such as income tax and corporate tax are more effective in the redistribution of income-wealth. On the other hand, indirect taxes such as value added tax and special consumption tax are estimated to negatively affect income distribution due to the contrary progressivity. In this study, the effect of indirect taxes on income distribution has been examined in Turkish economy. As a result of the study, it was determined empirically that indirect taxes negatively affect the income distribution in the analysed period of 1990-2017. This shows that implementation results are in line with theoretical expectations. This shows that, application results and theoretical expectations are adaptive.
Taxation Income Distribution Autoregressive Distributed Lag (ARDL)
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2020 |
Gönderilme Tarihi | 10 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.