Cinema is the art that most closely imitates actual life, capturing the reality of daily human experience and reproducing it in two dimensions. In doing so, it takes the behavioral and mental building blocks of the way humans relate to the world—horror, confusion, anger, laughter—and uses them to create characters we can identify with and stories that engage us. The fictional characters in films laugh where we would. They cry when sad. They get angry, and sometimes violent. They flinch when threatened. They are surprised by the unexpected. In a word, they display the full gamut of human behavior and emotion, and it is only through this display that a film’s narrative can be constructed. This article uses visual narrative analysis to explore this process through a focus on one particular behavior, laughter, in a film where that behavior is especially salient: Joker (2019), directed by Todd Phillips. In doing so, it aims to reveal the connection between laughter and the dramatic transformation of the main character in the narrative. The article’s scope thus covers both the film’s narrative and existential philosophical arguments about the phenomenon of laughter. For its methodology, this study relies on qualitative visual text analysis based on sequential and syntagmatic codes. Actions belonging to the narrative and story line are analyzed in specific scenes and in dialogue with the visual and audio content of the film. Laughter is the hallmark of the film’s main character, Arthur Fleck. His untimely fits of laughter suggest he is mentally unbalanced, even pathological, and play a vital role in displaying his existential self-formation over the course of the story. Indeed, his laughter is perhaps the core element of his character, vital to our understanding of his emotional life. Its transformation into violent, loud laughter functions as an embodiment of his existential misery, too. Ironic uses of laughter represent the externalization of Arthur’s inner reactions in the face of daily life. I examine how the film uses laughter to transform Arthur from a tragic victim into a tragic hero, and ultimately into a tragic anti-hero, over the course of its story arc. The meaning of his laughter evolves over the course of the film in tandem with Arthur’s changing emotional condition and his actions. Tragic breaking points in Arthur’s character transformation occur alongside crises of severe and loud laughter. Laughter reflects Arthur’s existential disharmony with the social order; it also accompanies tragic turning points in his character transformation. While at the beginning of the film it reflects Arthur’s agony and weakness, by the end it becomes a manifestation of his strength and brutality. Laughter thus serves as a proxy for his transformation from tragic victim to tragic anti-hero. This movie proceeds through the hero’s journey to the point of anti-hero through the ironic use of laughter.
Gerçekliğe en yakın görsel illüzyonu meydana getirebilme kabiliyetine sahip sinema sanatı, birincil kaynak olarak yaşamın kendisini kullanarak gündelik hayatta karşılaşılabilecek olayları, karakterleri, durumları yeniden üretir. Dolayısıyla; korkma, şaşırma, kızma, ağlama, gülme vb. gibi insani davranışsal/duygusal dışavurum ifadeleri, sinemasal anlatıların karakter oluşumlarında temel yapı işlevi görür. Bununla beraber, çok az film söz konusu davranışsal/duygusal dışavurum ifadelerinden herhangi birini doğrudan doğruya anlatısının harekete geçirici merkezi olarak inşa etmiştir. Bu yapımlardan biri olan Joker’de (2019) gülme olgusu, başkarakterin başlıca ayırt edici dışavurum niteliğidir. Onun gündelik rutininin zorunlu bir parçası olan bu olgu, fiziksel düzeyde bedeninin, manevi boyutta ise kişiliğinin ayrılmaz bir özelliğidir. Joker filminin ana karakterini gülme fenomeninin varoluşsal felsefi tartışmaları çerçevesinde analiz etmeye odaklanan bu çalışma, aynı zamanda karakterin anlatısal dönüşümünü de trajik anlam olasılıkları bağlamında irdelemeyi amaçlamıştır. İlk bakışta tümüyle ayrıymış gibi görünen bu iki irdeleme noktası, başkarakterin oluşum nitelikleri ile anlatıdaki karakter dönüşümü arasındaki direkt bağlantıdan ötürü analize dair özgün bir bakış açısı sağlamıştır. Filmin analizinde metodoloji olarak ise, kuramsal açıklamaları temel alan niteliksel görsel metin analizi benimsenmiştir. Ortaya çıkan değerlendirmeler doğrultusunda, Joker filminde gülme olgusunun karakterin psikopatolojik içsel konumunu imlediği gibi, öyküsel çizgide onun trajik bir kurbandan trajik bir kahramana, en sonunda da bir anti-kahramana dönüşümünde de önem arz ettiği sonucuna varılmıştır. Karakterin bu yönde değişen duygu durumuyla, aksiyonlarının niteliğinin yanı sıra gülme olgusunun anlamı da değişir. Anlatının başında uyumsuzluğu, çaresizliği, yalnızlığı ve acıyı simgeleyen gülme olgusu, final bölümünde erke, liderliğe, hazza ve coşkuya işaret eder. Film, istemsiz kahkaha krizlerinden muzdarip başkarakter aracılığıyla varoluşsal temelde yeni bir benlik inşası olasılığının altını çizer.
gülme fenomeni kahkaha trajik kahraman karakter dönüşümü varoluşsal anlatı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
sinecine TR DİZİN ve FIAF tarafından taranmaktadır.