BibTex RIS Kaynak Göster

Martin Heidegger Felsefesinde Ölüm Problemi

Yıl 2003, Cilt: 4 Sayı: 5, 23 - 35, 01.12.2003

Öz

Martin Heidegger’e göre ölüm-için-varlık düşüncesi bizi bilinçlendirmekte ve yönlendirmektedir. Çünkü ölümlü-varlık veya ölümle yüzleşme düşünce ve kaygısı Dasein’in dünya-içinde-varlık olmasını sağlar. Diğer bir ifadeyle ölüm kendini kaygıda bulur ve temellendirir. Ölümün kendisiyle tüm olanaklar biter. Dolayısıyla Dasein’in burada oluşunun her anı, her dakikası ölümle biçimlenir ve şekillenir. Çünkü ölüm Heidegger’e göre yaşamı birlik ve bütünlük haline getirmekte özellikle etkinliğini ve önemini daha da pekiştirmektedir. Kısaca Heidegger’e göre her Dasein ölümle iç içe olduğundan ölümün genel özü yoktur. Başkasına devredilemeyen özelliğe sahip olan ölüm, Dasein tarafından yaratılmakta ve yaşama anlam kazandırmaktadır

Yıl 2003, Cilt: 4 Sayı: 5, 23 - 35, 01.12.2003

Öz

According to Martin Heidegger, the thought of death for existence makes us conscious and directs us. Because mortal existence or the thought and anxiety of facing death provides Dasein an existence in the world. In other words, death finds itself in anxiety and establishes itself firmly. All possibilities come to an end with death itself. So, each moment and minute of Dasein’s presence here takes a form and it takes on a shape. Since death brings life as a unity and wholeness according to Heidegger, it intensifies its activity and importance more especially. In short, according to Heidegger, as each Dasein is one inside the other with death, there is no common self of death. Death, having a characteristic that cannot be transferred to the other, has been created by Dasein and it gives meaning to life.x

Toplam 0 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Diğer ID JA75ES29JP
Bölüm Makaleler
Yazarlar

Talip Karakaya Bu kişi benim

Yayımlanma Tarihi 1 Aralık 2003
Yayımlandığı Sayı Yıl 2003 Cilt: 4 Sayı: 5

Kaynak Göster

APA Karakaya, T. (2003). Martin Heidegger Felsefesinde Ölüm Problemi. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 4(5), 23-35.