Göç meselesi, literatüre bakıldığında en geniş anlamı ile kişilerin ya da grupların bir yerden başka bir yere hareketini tanımlamak için kullanılmaktadır. Ancak göçün boyutları ve şekilleri; toplumsal koşulları, göç sürecinin bizatihi kendisini ve en nihayetinde göçmenin dünyasını göz önüne alarak bakıldığında çeşitlilik göstermektedir. Söz konusu göçler gönüllü ya da zoraki olarak gerçekleşmektedir. Bugünün dünyasında sınırların katılaştığı, göçmenliğin bir öteki dünyaya aitliği simgelediği (ya da Derrida’nın deyimi ile ne o ne bu oluşu) göz önüne alındığında, toplumsal anlamda göçe bakmak ve üzerine düşünmek için yeterli sebeplerin olduğu görülecektir. Sinema, göç gibi toplumsal meselelerden kimlik gibi bireysel sorunlara kadar yelpazesi geniş ve her an söz söylemeye hazır bir mecra olarak sosyal bilimsel araştırmalarda kullanılmaktadır. Bu çalışmada da Transit filmi, zoraki göç bağlamında ele alınmış ve göçmenin göç sürecinde yaşadıkları aynı film özelinde değerlendirilmiştir. Bunu yaparken Derrida’nın hayalet alegorisine ve Bauman sosyolojisindeki müphemlik mefhumuna başvurulmuştur. Hülasa bu çalışmanın amacı, zoraki göç meselesine Transit filmi çerçevesinde bakmak, göçmenlerin karşılaştıkları durumları söz konusu kavramlar aracılığı ile incelemektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 5 Sayı: 1 |