Urban regeneration is a process that involves the change of the city in many physical, social and structural aspects due to various reasons such as wars, disasters and migration as well as developing urban policies. With its forms ranging from new housing construction to rehabilition, from sanitation to gentrification, urban transformation has brought new debates together with the changing roles of the ‘state market and citizen triad’ in housing production and consumtion relations. Until the last quarter of 20th century, urban regenaration developed on the basis of nwe housing construction and improvement together with the dynamics of urbanization and industrialisation. While public support for labourers and low-income people played predominant role in the welfare state approach, neoliberal housing policies came to the for in the 1980’s and market orientation began to penetrate all areas of the city and expand the scope of urban transformation. In the geographical rationalization of the production and consumption process, which Harvey (2011: 296) also states, the market conditions have expanded spatially in historical city centers (destruction of the old and the birth of new production centers) and urban transformation practices that take care of the preservation of the historical texture, land and nature have been realized. Although Turkey's urbanization and housing policies started towards civil servants as a result of the underdevelopment of the industry, public support for workers began in the 1960s. In the 1950s-1970s, the construction and renovation of social housing with state-supported loans came to the forefront for the rural-origin social segments who migrated predominantly. With the 1980s, the increasing demand for new housing increased the number of new public housing (TOKİ). In the consumer world, where the desire for capitalist growth and enrichment has been created by the globalization tendencies of metropolitanization and neoliberalism, different segments of the society have been drawn into the city-oriented luxury housing world. In the field of urban rent relations, while the old housing stocks in the city centers became centers of attraction for the capital, citizen participation was tried to be ensured with public finance and rent supports. In this process, instead of providing direct support to the citizens and/or housing cooperatives based on the social state understanding, the state-capital combinations under the leadership of the new right's governance practices have undertaken both new housing construction and renovations. In the 1990s, in big metropolitan cities such as Ankara, Istanbul and Bursa, while local governments were partnered with urban transformation projects in order to eliminate the congestion of the city centers and to solve the slum problem, the transformation projects were accepted as a symbol of growth in big cities. At the same time, the phenomenon of preserving urban historical textures in advanced industrial countries has started to come to the fore in Turkey with the 2000s. In the context of capitalist urban growth dynamics, the meaning and content of urban transformation has also included historical cities, and it has been aimed to preserve historical textures and develop urban transformation in many cities such as Istanbul, Bursa and Kayseri. Many historical buildings, which are defined as historical cities and located in the central areas of the city, need to be preserved and kept alive. In the case of Doğanbey Urban Transformation, which is located in the historical city center of Bursa, it is a striking example of physical and social transformation in terms of both taking place in a historical site and being the first example of urban transformation in Bursa. In this article, the sociological dimensions of urban transformation in the context of historical cities and the effects of transformations in the physical and social fabric are evaluated. In particular, the effects on those who experience urban transformation are discussed in the context of neighborhood-oriented social relations. In the light of the findings of a qualitative research carried out in 2020, the nature of the urban transformation in TOKİ Residences in Doğanbey Mahallesi, located in the historical city center of Bursa, is questioned. In-depth interviews with the residents of the neighborhoods participating in the research are evaluated with the categorical content analysis technique. Fieldwork was carried out between 20 June 2020 and 20 June 2020 (4 months) with the residents of the urban transformation who settled in the 'new, high quality and luxurious' houses promised by the urban transformation while they were urban poor. In this article, the meaning and transformation of the sociability lost by the increasing social distance in the neighborhood and neighborhood relations of the house owners, who have undergone changes with the urban transformation processes, is questioned
Urban Transformation Urban Poverty Historical City Neighborhood Neighborhood Bursa Doğanbey Neighborhood
Kentsel dönüşüm, yaşanan savaş, afet ve göç gibi çeşitli nedenlerin yanı sıra gelişen kent politikalarıyla kentin fiziksel, sosyal ve yapısal birçok yönden değişimini içeren bir süreçtir. Yeni konut yapımından iyileştirmeye, sağlıklaştırmadan soylulaştırmaya kadar değişen biçimleriyle kentsel dönüşüm, konut üretim ve tüketim ilişkilerinde ‘devlet-piyasa ve vatandaş üçlüsünün’ süreçteki değişen rolleriyle birlikte yeni tartışmaları beraberinde getirmiştir. 20. Yüzyılın son çeyreğine kadar kentsel dönüşüm yeni konut yapımı ve iyileştirme temelinde kentleşme ve sanayileşme dinamikleriyle birlikte gelişmiştir. Sosyal devlet anlayışında emekçi ve dar gelirlilere yönelik kamusal destekler ağırlıklı rol oynarken, 1980’lerle birlikte neoliberal konut politikaları öne çıkmış ve piyasa odaklılık kentin tüm alanlarına nüfus etmeye ve kentsel dönüşümün alanını genişletmeye başlamıştır. Harvey’in (2011:296) de ifade ettiği üretim ve tüketim sürecinin coğrafi rasyonalizasyonunda piyasa koşulları mekânsal olarak tarihi kent merkezlerinde genişleyerek (eskinin yıkımı ve yeni üretim merkezlerinin doğuşu) tarihi dokunun, arazinin ve doğanın korunmasını gözeten kentsel dönüşüm uygulamaları gerçekleşmiştir. Türkiye’nin kentleşme ve konut politikaları sanayinin gelişememesinin bir sonucu olarak memurlara yönelik başlamış ise de, işçilere yönelik kamusal destekler 1960’larla birlikte başlamıştır. 1950-1970’li yıllarda ise, ağırlıklı olarak göçle gelen kır kökenli toplumsal kesimler için devlet destekli kredilerle sosyal konut yapımı ve yenileme çalışmaları öne çıkmıştır. 1980’lerle birlikte ise, artan yeni konut talebi yeni kamu konutlarının (TOKİ) sayısını artırmıştır. Metropelleşme ve neoliberalizmin küreselleşme eğilimleri ile kapitalist büyüme ve zenginleşme arzusunun yaratıldığı tüketim dünyasında, toplumun farklı kesimleri kent odaklı lüks konut dünyasının içine çekilmiştir. Kentsel rant ilişkileri alanında kent merkezlerinde kalan eski konut stokları sermaye için çekim merkezleri olurken, kamusal finans ve kira destekleriyle de vatandaş katılımı sağlanmaya çalışılmıştır. Bu süreçte sosyal devlet anlayışına dayalı konut kooperatifleri ve/veya vatandaşa doğrudan destek vermek yerine, yeni sağın yönetişimci uygulamaları önderliğinde devlet-sermaye bileşimleri hem yeni konut yapımını hem de yenilemeleri üstlenmiştir. 1990’lı yıllarla birlikte Ankara, İstanbul, Bursa gibi büyük metropol kentlerde, kent merkezlerinin sıkışmışlığının giderilmesi ve gecekondu sorunun çözümlenmesi için yerel yönetimler kentsel dönüşüm projelerine ortak edilirken, dönüşüm projeleri büyük kentlerde büyümenin bir sembolü olarak kabul görmüştür. Aynı zamanda ileri sanayi ülkelerinde kentsel tarihi dokuların korunması olgusu ise, Türkiye’de 2000’li yıllarla birlikte öne çıkmaya başlamıştır. Kapitalist kentsel büyüme dinamikleri bağlamında kentsel dönüşümün anlam ve içeriği tarihi kentleri de kapsam alanına almış, İstanbul, Bursa ve Kayseri gibi pek çok kentte tarihi dokuların korunması ve kentsel dönüşümün geliştirilmesi amaçlanmıştır. Tarihi kent olarak tanımlanan ve kentin merkezi alanlarında bulunan birçok tarihi yapıların korunması ve yaşatılması gereklidir. Bursa tarihi kent merkezinde bulunan Doğanbey Kentsel Dönüşüm örneğinde de gerek tarihi bir sit alanında gerçekleşmesi gerek de Bursa’nın ilk kentsel dönüşüm örneği olması açısından fiziksel ve sosyal olarak çarpıcı bir dönüşüm örneğidir.
Bu makalede tarihi kentler bağlamında Bursa örneğinde kentsel dönüşümün sosyolojik boyutları fiziki ve sosyal dokudaki dönüşümlerin etkileri değerlendirilmektedir. Özellikle kentsel dönüşümü yaşayanlara olan etkiler mahalle odaklı sosyal ilişkiler bağlamında ele alınmaktadır. 2020 yılında gerçekleştirilen nitel bir araştırmanın bulguları ışığında Bursa tarihi kent merkezinde konumlanan Doğanbey Mahallesi TOKİ Konutlarındaki kentsel dönüşümün niteliği sorgulanmaktadır. Araştırmaya katılan mahalle sakinleriyle yapılan derinlemesine görüşmeler, kategorik içerik analiz tekniğiyle değerlendirilmektedir. Kent yoksulu iken kentsel dönüşümle vaat edilen ‘yeni, kaliteli ve lüks’ evlerine yerleşen kentsel dönüşümün konut sakinleri ile 20 Haziran 2020 – 20 Haziran 2020 (4 ay) tarihleri arasında saha çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu makalede kentsel dönüşüm süreçleriyle değişime uğrayan konut sahiplerinin mahallelilik ve komşuluk ilişkilerinde artan sosyal mesafeyle yitirdikleri sosyalliğin anlam ve dönüşümü sorgulanmaktadır.
Doğanbey Mahallesi Kentsel Dönüşüm Kentsel Yoksulluk Tarihi Kent Mahallelik Komşuluk Bursa
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 4 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 29 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 7 Sayı: 2 |