Varoluş
durumunu sorunsallaştıran varoluşçuluk, 20. yüzyılı resmeden akımlar
arasındadır. Anlam, absürd, intihar ve başkaldırı gibi kavramlarla anılan bu
akımda insan temel sorunsal olarak ele alınır. Bu anlamda, Camus varoluşçulukla
özdeşleşen önemli düşünürler arasındadır. Sisifos
Söyleni, Başkaldırı gibi eserleri
olan Camus bu çalışmalarında intihar olgusunu, başkaldırıyı ve absürdlüğü ele
almıştır.
Edebiyat
Camus için aynı zamanda felsefi düşüncelerini ifade etmek adına bir araç
olmuştur. Bu bakımdan onun Düşüş adlı
romanı absürd ve intihar olgularına dair görüşlerini yansıtmaktadır. Düşüş’e benzer şekilde Barış Bıçakçı’nın
Bir Süre yere Paralel Gittikten Sonra adlı
romanında da varoluşçulukla ilgili motifleri ve Camus’nün felsefesini görmek
mümkündür. Bu açıdan yaklaşıldığında her iki eser de varoluşçuluk felsefesi
bağlamında toplumla çatışma içinde olan absürd kahramanlar barındırır.
Bu çalışma Düşüş ve Bir Süre Yere Paralel gittikten Sonra adlı romanlardaki varoluşçu
izlekleri karşılaştırarak intiharın farklı kültürler tarafından nasıl
şekillendirildiğini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.
Existentialism is one of the philosophies that characterize
the 20th century. Human beings are at the centre of this philosophy along with
the notions such as meaning, absurdity, suicide and revolt. In this respect,
Camus is one of the prominent thinkers associated with the existential
philosophy. His main books are The Myth
of Sisyphus and The Rebel, which
are the essays on the suicide phenomenon, revolt and the absurd.
The literature is also a means for Camus to convey his
philosophical ideas on the subject matterscited above. In this context, The Fall reflects his existential
philosophy on absurdity and suicide. Like The
Fall, Bıçakçı’s Bir SüreYere Paralel Gittikten
Sonra (After a Long Way Down) can
also be evaluated as a text with existential motifs and ideas influenced by
Camus. In this context, both texts are open to criticism in the light of
existential philosophy as these novels revolve around absurd hero/heroine who
challenge the expectations from/ofsociety.This study presents an attempt to
clarify, in a comparative way, the existential themes and motifs in The Fall and After A Long Way Down, focusing on how the suicide event is shaped
culturally.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ (TÜRKÇE ) |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 10 Haziran 2019 |
Kabul Tarihi | 19 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 4 Sayı: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.