Bu çalışmanın amacı, Novalis’in “Geceye
Övgüler” (Hymnen an die Nacht)
adlı eserinde yer alan ilk ilahi şiir ile Hölderlin’in “Ekmek ve Şarap” (Brot
und Wein) adlı toplam dokuz bölümden oluşan şiirinin ilk bölümünü bilişsel-fenomenolojik
bir yaklaşım doğrultusunda ele almak ve sinestezinin bu şiirlerdeki işleniş
biçimini açığa çıkarmaktır. Şairlerin duyumsama biçimindeki öz ve
zihinlerindeki derinliği aşkınlığa taşıma eğilimleri, çalışmanın birden fazla
görüşle ilişkisini kurmaktadır. Bu bağlamda, Maurice Merleau-Ponty’in beden teorisi; Cenevre
Ekolü’nün belirli bir şairin bilinç içeriği ve durumlarının temel odaklarına
yönelmesi; Reuven Tsur’un bilişsel yazın/biçembilime dair görüşleri ve edebi
sinestezi fenomenine kazandırdığı farklı bakış açısı; son olarak, J. L. Austin tarafından
ortaya konulan etkisöz edimi seçilen şiirlerin çözümlenmesinde esas teşkil eden
görüşler olmuştur. İncelenen şiirlerde, şairlerin
bilişselliği, bilinç akışlarındaki salınımların sıklığı, aşırılıklara ve
düş(ünce)lere yönelme eğilimleri, değişen/dönüşen ruh halleri, biçimi altüst
etme istekleri, duyularla zihnin etkinliğini kaynaştırmaları, insan-doğa,
ruh-beden, fiziksel-tinsel gerçek gibi kutuplaşmaları ve yapay bölünmeleri
reddetmeleri ile ilişkili pek çok bulguya ulaşılmıştır. Duyusal ve bilişsel bir
fenomen olarak sinestezinin algı biçimine etki ettiği ve anlama/anlamlandırma
süreçlerine katkı sağladığı gözlemlenmiştir. Ele alınan şiirlerde sinestezi,
daha çok duyularüstü boyutuyla anlam kazanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ (TÜRKÇE ) |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 11 Kasım 2019 |
Kabul Tarihi | 26 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 4 Sayı: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.