Mizah ve küfür gibi kültüre özgü ögeler, diller arası aktarımlarında ortaya çıkan zorlayıcı yönler ve bunların sonuçları açısından görsel-işitsel çeviri alanında farklı bağlamlar üzerinden çalışılmıştır (Chen, 2004; Fernández Dobao, 2006; Ávila-Cabrera, 2015). Bu çalışmada, bu iki ögenin önemli yer tuttuğu Netflix yapımı Amerikan dizisi İyi Yer (The Good Place) incelenerek sansürlü küfür kullanımının mizah unsuru olarak işlev görmesine odaklanılmıştır. 2016-2020 yılları arasında yayınlanan dizi, kurmaca dünyasının bir parçası olarak küfür filtresi bulunması ve bunun sonucunda küfürlerin sözcük oyunlarıyla sansüre uğratılması açısından küfür, örtmece ve mizah ögelerini bir araya getirmektedir. Bu açıdan, dizideki küfür filtresi yaratıcı dil kullanımının görsel-işitsel alanda çeviri yoluyla yeniden üretimi üzerinde rol oynayan faktörleri tartışma olanağı sunmaktadır. Çalışmamızın amacı, kaynak metindeki örtmeceli küfürlerin Türkçe çevirisinde ne tür yollar izlendiğini tespit etmek ve bu küfürlerin dizinin kurmaca dünyasındaki anlamlandırmalarının erek metinde ne ölçüde aktarıldığını incelemektir. Bunu yaparken İyi Yer’deki sansürlü küfürlerin görsel-işitsel çevirisinde verilen kararları incelemek adına, dizinin İngilizce orijinali ile altyazı ve dublaj çevirisi karşılaştırılacaktır. Örtmeceli küfürlerin hem kaynak hem de erek metinde yeniden modelleme yoluyla oluşturulduğu ancak Türkçede örtmece oluşturma biçimlerinde dikkat çeken bir tutarsızlık olduğu ve bu tutarsızlıkların küfür filtresinin etkisinin aktarılmasında anlam kaybı ve karakter temsilinde kaymalara neden olduğu tespit edilmiştir. Sözü edilen kaymaların muhtemel nedenleri ve sonuçları yaratım süreçlerindeki farklılıklar, dilsel kısıtlamalar ve bağlamsal faktörler üzerinden tartışılacaktır.
Humour and swearing have been investigated in audio-visual translation across different contexts in terms of the challenges and implications in the interlingual transfer of these culture-specific elements (Chen, 2004; Fernández Dobao, 2006; Ávila-Cabrera, 2015). This study focuses on the case of The Good Place, an American television series produced by Netflix, where the censored use of swearing serves a humorous function. The show, produced between 2016 and 2020, incorporates the elements of swearing, euphemisation and humour through a curse filter in its fictional world and consequent censorship of swear words through wordplays. This distinguishing aspect of the show allows for discussing the functions of this filter in terms of its effects on reproducing the creative use of language through translation. Our study aims to identify the steps taken to translate the euphemised versions of swear words into Turkish and explore to what extent their signification is conveyed in the target text. To these ends, the subtitled and dubbed versions in Turkish will be compared with the originals to examine the decisions taken in the audio-visual translation of censored swear words. The study demonstrates that euphemised swear words are created through remodelling in both English and Turkish. However, there is a remarkable inconsistency in the reproduction of euphemisms in Turkish, which causes a shift in the representation of characters and a loss of meaning in conveying the curse filter. Possible reasons for these shifts will be discussed in relation to the linguistic constraints, context-bound factors and differences in the creative processes.
euphemism swearing subtitling dubbing audio-visual translation
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları |
Bölüm | DİLBİLİM / ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 10 Eylül 2021 |
Kabul Tarihi | 23 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 6 Sayı: 3 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.