Öz
Orta Çağ’da kilisenin esareti altında olan beden temrinleri, Rönesans ile yayılan fikir akımlarının beraberinde zincirlerini kırarak Avrupa’da yeniden gelişim göstermeye başlamıştır. Başlangıçta sadece üst sınıflarca askeri ve tıbbi fonksiyonları ile varlığını sürdüren beden faaliyetleri, dönem düşünürlerinin Antik Yunan’a öykünmesiyle askerî, dini ve toplumsal olmak üzere 3 kategoride varlığını ortaya koymuştur. Bu süreçte ticaretin gelişmesi burjuva sınıfını ortaya çıkarmış eğitim ise Antik Yunan Klasik Çağ’ında olduğu gibi zorunluluk olarak görülmeye başlanmıştır. Beden eğitiminin basit formlarda burjuva ve aristokratların eğitim müfredatlarına dahil edilmesi ise gelişimi hızlandırmıştır. Rönesans, Reform ve Hümanizm akımlarının üzerine Aydınlanma dönemine geçilmesi ile bedenin eğitimine yönelik izler kilisenin egemenliğinden sıyrılarak İngiltere’de Sanayi Devrimi sonucunda modern formlarını oluşturmuştur. Fransız Devrimi ile gelen köklü değişimler, beraberinde dönemin filozof, yazar ve aydınlarının ortaya attıkları fikirler nezaretinde şekillenerek Avrupa ülkelerinde önemli etkiler bırakmıştır. Tüm bu düşünceler, zihnin, bedenin yardımı olmaksızın bir şey başaramayacağı noktasında birleşerek, Almanya’da philantroplar vasıtasıyla sadece teorik olmaktan kurtulan derslerle geniş bir uygulama zemini bulmuştur. Böylece jimnastik faaliyetlerinin önemi anlaşılmış ve eğitim sistemi içerisine beden faaliyetleri dahil edilmiştir. Edinilen bilgi birikimi ise asıl etkisini sonraki yüzyıllarda Avrupa’da ortaya çıkan beden eğitimi akımlarında ve modern sporların doğuşunda göstermiştir.