Makalemin
amacı; okuyucuyu hukukun uluslararası bütünleşmesi konusunda faydalı olan ve
olmayan yanlarıyla daha derin düşünmeye sevk etmek, anayasamızda son yıllarda
yapılan önemli değişikliklerin Türkiye’nin uluslararası hukukla bütünleşme
yolundaki isteğinin ve çabalarının göstergesi olarak yeniden
değerlendirilmesini sağlamaktır. Bir ülkede o ülkenin kendi geleneklerine uygun
düşecek şekilde hukukun bütünleşmesi uygulaması yapılıyorsa ancak o zaman o
alanda başarı elde edilebilir. Hukuk ve uluslararası bütünleşme öyle bir
süreçtir ki, hemen hemen bütün devletler istekli olsalar da hatta bazı
konularda olmasalar da bu hukuk bütünleşmesinin bir parçası olmakta ve hukukî
mevzuatını bu duruma göre yeniden düzenlemektedirler. 1982 Anayasası başlangıç
hükümlerinde ve diğer maddelerinde uluslararası hukuka ve uluslararası
sözleşmelere gönderme yapmaktadır. 1982 Anayasası’nda bütünleşmeyi sağlama
yolunda pek çok değişiklik yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Askerî
Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin
kararlarına ve kullandığı prensiplere gönderme yapmaktadırlar. Uluslararası
bütünleşmeye örnek olarak; Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü
Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel
başvuru, İdarî Yargılama Usûlü Kanunu’nda yargılamanın yenilenmesinin yeni
sebebi, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, idarî işlemlerin gerekçeli
olması, işlemlerde başvuru yollarının gösterilmiş olması verilebilir. Davaların
çabuklaştırılması, terörün önlenmesi, ticaret hukuku, ulaştırma mevzuatı, insan
hakları, kadın hakları konularında uluslararası bütünleşme olabilir.
Bütünleşme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türk Anayasa Mahkemesi ölçülülük ilkesi Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi yargı öncesi çözüm usulleri
Konular | Hukuk |
---|---|
Bölüm | KAMU HUKUKU |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Aralık 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 |