Günümüz rekabetçi dünyasında örgütler hayatta kalabilmek ve rekabette avantaj sağlayabilmek için, sosyo-kültürel alanlardaki değişimleri de yakından takip etmelidir. Aynı zamanda örgütler stratejilerini yaşanan değişimlere uyumlaştırabilmelidir. Farklı toplumlarda, farklı örgütlerde hatta farklı gruplarda bulunan bireylerin olayları algılama biçimleri de farklıdır. Bu farklılığın oluşmasındaki temel taşlardan birisi de sahip olunan kültürel yapıdır. Örgüt içinde çalışan bireyler, diğerleriyle birlikte çalışmasının sonucu olarak birtakım tutum ve davranışlar geliştirebilir. Sosyal kaytarma eğilimi de bunlardan bir tanesidir. Gerekirse örgütlerde algılanan kültür yapısı bu kaytarma davranışını engelleyecek, kişilerin gerçek kapasitelerini ortaya çıkaracak ve bunu örgüt yararına kullanabilecek şekilde oluşturulmalıdır. Aynı zamanda bu kültürel algı kişilerin ve örgütün yenilikçi davranma eğilimlerinin de çerçevesini çizebilecektir. Kişilerin kararlara katılabildiği, yaratıcılığın desteklendiği ve ödüllendirildiği yapılarda çalışanlar daha yenilikçi davranabilecektir.
Bilimsel ve teknolojik alandaki yenilikçiliği yakından takip eden, risk alabilen, değişen çevresel koşullara uyum gösterebilen yapıların başarılı olma ihtimali daha yüksek olacaktır. Yükseköğretim kurumlarının bilgiyi üretme ve paylaşma hususundaki yapacakları yeniliklerin ve bunların takibinin eğitim sürecine olumlu katkılarda bulunacağı değerlendirilmektedir. Bu durumda üniversitelerdeki yöneticilerin kurumlarının sahip olduğu kültürel yapı ışığında, yeniliğe bakışı açıları ve destekleme oranları, risk alabilmeleri, herkesten eşit özveri ve çalışma disiplini bekleyerek herkesi bu sürece dahil edebilmeleri önem arz edecektir. Bu araştırma ile de akademisyenlerin kurumlarındaki sıkı ve esnek örgüt kültürü algılarının, yenilikçi davranışlarını ve birliktelikten doğan olası kaytarma eğilimlerini nasıl etkilediği araştırılmıştır.
Araştırma Ankara ilinde bulunan bazı üniversitelerde çalışan 236 akademisyenden kolayda örnekleme yöntemiyle toplanan verilerin analiziyle gerçekleştirilmiştir. Sıkılık-Esneklik algısını ölçmek için Gelfand ve arkadaşlarının (2006) geliştirdiği ve Özeren’in (2011) Türkçe’ye uyarladığı 6 sorudan oluşan ölçek, Sosyal Kaytarma algısını ölçmek için Mulvey ve Howard (1998) ile George'nin (1992) çalışmalarından uyarlanan, Şeşen ve Kahraman (2014) tarafından Türkçe’ye çevrilen 4 sorudan oluşan ölçek , Yenilikçilik eğilimini ölçmek için (Jong, 2007) tarafından geliştirilen, Köksal vd. (2018) tarafından Türkçeye uyarlanan 10 sorudan oluşan ölçek kullanılmıştır. Ölçeklerden uygun olan “kesinlikle katılmıyorum” (1), “katılmıyorum” (2), “kararsızım” (3), “katılıyorum” (4) ve “kesinlikle katılıyorum” (5) değerlerine karşılık gelen 5’li Likert ölçeği tekniği kullanılarak anketler hazırlanmıştır.
Toplanan veriler, korelasyon ve regresyon temelli yol analizlerine tabi tutularak hipotezler test edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre örgütsel sıkılık-esneklik ile sosyal kaytarma ve yenilikçilik arasında anlamlı ve negatif yönlü ilişkiler tespit edilmiştir. Örgütlerdeki sıkılık algısı arttıkça kaytarma davranışı azalırken, esneklik algısı arttıkça da yenilikçilik davranışı artmaktadır. Bu bulgular tartışılarak yönetici ve uygulayıcılara çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |