1073 yılında Bizans hâkimiyetinden çıkıp Türk-İslâm medeniyetiyle tanışan Konya, 1097 yılında Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olmuş ve bu unvanını 235 yıl boyunca sürdürmüştür. Bu dönem Konya’nın imâr açısından yeterince şenlendirilmesine sebep olmuştur. Bu nedenle Konya’nın her sokağında Selçuklu özgününe ait cami, mescit, medrese ve türbe gibi bir yapı kimliği bulabilirsiniz. Bu eserlerin birçoğunun plan, mimari ve süsleme özellikleriyle anıtsal özellikler göstermesi ise Konya’nın başkentliğine yapılan bir vurgu olarak görülmelidir. Hiç şüphesiz, Konya’daki Selçuklu devrinde inşâ edilmiş yüzlerce eserin önemli bir bölümünü mescitler oluşturmaktadır. Söz konusu bu eserlerin bir kısmı günümüze kadar ulaşabilmiş, geçirdikleri onarımlarla yenilenmiş ve “ömrü uzun” olmuşlardır. Bir kısmı da maalesef başta yerel kurumlar tarafından bilinçli ve bilinçsiz bir şekilde yıkıma uğrayarak belki bir kitabe, bir çini parçası olarak müze teşhirlerinde hatırasını yaşatmakta; belki de sadece bir arşiv kaydında karşımıza çıkmaktadırlar. İşte bu makalede, çağdaş ve güncel kaynaklar ile sadece kitabeleri veyahut eski bir fotoğrafıyla tespit edilebilen Konya’daki Selçuklu mescitleri ele alınmıştır. Konya’nın Selçuklu’ya ait her sokağında bir o kadar nezaketli ve bir o kadar da anıtsal özellikler gösteren bu mescitlerin bazen yol açma bahanesiyle yıkıldıklarını bilmek acı vermekle birlikte, günümüzün hem mevzuat hem de daha bilinçli insan altyapısıyla karşılaştırıldığında umut vermektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 8 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 45 |