Tiyatro insanın var olduğu andan itibaren bireyin kendiyle, çevresiyle, toplumla olan mücadelesini kimi zaman da çelişkilerini sahneden yine insana anlatmıştır. Yüzyıllar boyunca insanın var olma biçimi şekil veya anlam değiştirse de sanat özelde de tiyatro bu değişimi de seyirciyle paylaşma yoluna gitmiştir. Yirmi birinci yüzyıl İngilteresi’nde de in-yer-face adıverilen yeni bir tiyatro anlayışıortaya çıkar. Bu akım içerisinde değerlendirilen oyun yazarlarıözellikle normal- anormal, iyi-kötü, şeytan-masum, insanîhayvanî gibi tanımlamalara meydan okuyarak herkes tarafından kabul edilen ve bu yüzden de sorgulanmayan birçok tanıma, kavrama adeta savaşaçarlar. Ayrıca oyun yazarlarıinsanın karanlık tarafınıçarpıcıbir görsellikle, kaba bir dille veya şok taktiklerle seyirciye sunarak daha çok akılda kalmayıtercih ederler. Bu oyun yazarlarıseyirciye fiziksel ve psikolojik şiddeti doğrudan vererek onların sahnede gösterilen acıdan, aşağılanmadan etkilenmesini amaçlarlar. Tiyatroda şiddet aslında Antik Yunan Tiyatrosu’ndan itibaren vardır. Ancak şiddetin sahnede aldığı şekil her dönemde farklıolmuştur. Antik Yunan seyircisi şiddeti sahnede görmek yerine anlatıcının veya bir habercinin sözlerinden çıkarımlar yaparken Antik Roma seyircisi döneminin özelliklerinden de kaynaklanarak şiddeti birebir sahnede görmeyi arzulamıştır. Şiddet aslında insanın doğasında var olan ancak medenileşmeyle birlikte birçok maskenin altına gizlenen bir olgudur. Toplumdan beslenen tiyatro da bu anlayışla Antik Roma’dan sonraki süreçte şiddeti birçok başka araçla sahnede yansıtmayıdenemiştir. Ancak çok fazla uygulamasıolmayan ve kendinden sonra gelenler tarafından da yanlışanlaşılan Yoksul Tiyatro’nun öncüsü Agusto Boal insan denen varlığın çıplak bir şekilde yorumlanmasıgerektiğini söylemesinden sonra in-yer-face tiyatrosu şiddeti çok açık bir şekilde sahnede kullanmaktan ve seyircilerin bundan rahatsız olmasından çekinmemiştir. Zaten in-yer-face tiyatrosunun ortaya çıkmasının nedeni de insanların kimi zaman akla kimi zaman teknolojiye güvenerek sürdürdükleri hayatlarının aslında kocaman bir yalan olduğunu, mutlu gibi görünmenin asla mutlu olmak anlamına gelmediğini, toplumu oluşturan her bireyin bu ikiyüzlülükte payıolduğunu göstermektir. Günümüz İngiliz asıllı İrladalıoyun yazarıMartin McDonagh yirminci yüzyılın önemli oyun yazarıolarak bilinmektedir. Leenane Üçlemesi ile Türkiye’de bilinen oyun yazarıYastık Adam adlıoyununda toplumda tabu olarak kabul edilen aile içi şiddet gibi hassas bir konuya değinerek bunu masalsıbir atmosfer içinde seyirciye/okuyucuya sunmuştur. Toplumda görmezlikten gelinen birçok konunun özellikle çıplak bir şekilde seyirciye sunulduğu In-Yer-Face akımıiçesinde de kabul edilen bu oyun masum varlıklar olarak kabul edilen çocuğun üzerinde şiddetin uygulanmasınımerkeze alır. Oyunun kurbanının çocuk olmasıhissedilen öfke ve nefret duygularının daha yoğun yaşanmasına neden olur. Bu çalışmada McDonagh’ın Yastık Adam adlıoyununda şiddet unsurunun aileden başlayarak toplumda yer edinmesi sorgulanırken aynızamanda bireyin temel hak ve özgürlükleri, devlet terörü, birey-devlet ilişkisi, kimlik oluşturmada ailenin ve devletin rolü, yazarın toplumsal sorumluluğu gibi konular da şiddet kavramıetrafında değerlendirilmiştir. McDonagh bu temanın yanısıra oyunun ana kahramanıKaturian’ın öykülerini de seycirciye/okuyucuya sunarak şiddet kavramınımasalsıbir atmosferde ele almayıtercih etmiştir. Böylece McDonagh, Katurian’ıçelişkide bırakmayıda başarır. Çünkü Katurian bir yanda yazdığıöykülerin sonsuza kadar yaşamasınıisterken bir yandan da kendisinin ve kardeşinin hayatınıkurtarmaya çalışır. McDonagh bu oyunuyla seyirciye çocuk, şiddet, yazarlık, ölümsüzlük gibi konularıtekrar düşünmelerin sağlar.
Drama is the one of the instrument to express the feelings, desires and ideas of humanbeing. Throughout the history it is the fact that individual’s conflicts within himself, within society, within the authority are the subject of drama. In 21st century a new movement, in –yer-face theatre, is seen in British theatre which challenges the distinctions such as human/animal, clean/dirty, normal/abnormal, good/evil etc. In-yer-face theatre aims to show the dark side of individual through using shocking techniques, provacative language and abnormal setting etc. The playwrights give especially the physical and psychological violence directly to the audience to confront them by showing pain, humiliation and degradation. They try to show that violent actions go beyond words and thus can get out of control. In-yer-face theatre is about intimate subjects, it touches what is both most central to our humanity and most often hidden in the daily life. In this theatre the playwrihgt especially studies the themes that are forbidden with shock tactis. It forces the audience to look at ideas and feelings that people normally avoid because they are too painful, too frightening, too unpleasent or too acute. It employs shock tactics to underline disturbing subjects or to explore difficult feelings. Shock is one way of waking up the audience. Thus the playwright prefers to use vioelence as a too. Violent actions are shocking because they bereak the rules of debate, they go beyond words and tuhs can get out of control. Violence onstage also distrubs when the audience feel the emotion behind the acting, or catch themselves enjoying the violence vicariously. Martin McDonagh, one of the contemporary Irısh/English playwright is known as one of the most important playwright of in-yer-face theatre. He is known with his play Leenane Üçlemesi/Leenane Triology in Turkey, also writes the play Pillowman that he deals with violence in society especially in the family in a fairy tale atmosphere that shocks the audience/reader. He deals with subjects which are taboo in society that the audience are not familar to see such things on the stage. In this play two detectives question a writer for some of his stories resemble recent child murders. The hero, Katurian, is a writer who has been arrested by the police and detective in a totalitarian state. His crime is not, as we initially assume, political subversiveness: it is that his short stories, dwelling on persecuted children, bear a resemblance to some child murders. Although Katurian protests his innocence, it transpires that his retarded brother committed the crimes. The question facing Katurian is whether he should sacrifice his own life and that of his brother in order to ensure the preservation of his stories. McDonagh uses fairy tales of Katurian beside this main theme and gives the violence of individual through these stories. The main subjects or victims of these stories are just the innocent children that deepen the feeling of hatred, anger, etc. The aim of this study is to analyse the play Pillowman regarded as one of the in-yer-face play, in terms of violence that begins in family, and questions the place of vioelence in individual’s life and at the same time the freedom of individual, his responsibilities in the societiy, govermental terror, the relation between the individual and government, the role of government and family on the identity, the responsibility of the writer in the society
Martin McDonagh in-yer-face theatre Pillowman violence The type of research: Research
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 31.1 |