Öz
Tanzimat döneminden beri edebiyatçılar, eleştirmenler ve akademik çevrelerce hemen hemen bütün yönleriyle uzun uzadıya tartışılmasına rağmen, bugün aruz vezni ile ilgili çözülmesi gereken birçok sorun bulunmaktadır. Bu sorunların başında “aruz imlâsı”, “imlâsızlık”, “aruz tasarrufları” ve “aruz kusurları” gibi adlarla anılan ve aruz vezninin Türk şiirine tatbikinde yaşanan güçlükleri aşmak için başvurulan imlâ/telaffuz tasarrufları gelir. Adlandırılmasında dahi bir kabul birliği sağlanamayan söz konusu sorun, bugüne kadar çokça tartışılmış; fakat bir çözüme kavuşturulamamıştır. Aruz tasarruflarının enine boyuna tartışılarak konunun açıklığa kavuşturulabilmesi için öncelikle bu veznin, Türk şiirine tatbikinde yaşanan güçlükleri aşmak amacıyla başvurulan bütün imlâ/telaffuz tasarruflarının tanınması ve tanıtılması gerekir.
Bu çalışmada, aruz vezninin Türk şiirine tatbikinde yaşanan güçlükleri aşmak amacıyla başvurulan imlâ/telaffuz tasarrufları olan “imâle, zihâf, tavsîl, tahrîk, teskîn, teşdîd, tahfîf, tezyîd, tenkîs, tebdîl, tefrîk”, öncelikle kelime ve terim anlamları verilerek Klasik şiirin farklı dönemlerinde farklı şairlerinin şiirlerinden seçilen örneklerle bütün yönleriyle tanıtılmıştır. Veznin mısra’a sorunsuz bir şekilde tatbik edilebilmesi için ihtiyaç duyulan açık veya kapalı heceyi elde etmek ya da mısradaki hece fazlalığını veya hece eksikliğini gidermek maksadıyla başvurulduğu tespit edilen söz konusu tasarruflar hakkında Türkçe dilbilgisi kuralları çerçevesinde bazı değerlendirmelerde bulunulmuştur. Bu bağlamda, aruzun Türkçeye tatbikinde başvurulan telaffuz ve imlâ tasarrufları, topyekûn kusur olarak değil, imlâ/telaffuz çeşitliliği ve imlâ/telaffuz sapması olarak iki farklı grupta değerlendirilmiştir. Türkçenin yapısına zarar vermeyen imlâ/telaffuz tasarrufları caiz olarak değerlendirilerek imlâ/telaffuz çeşitliliği; Türkçenin yapısına zarar veren imlâ/telaffuz tasarrufları ise fahiş olarak değerlendirilerek imlâ/telaffuz sapması olarak kabul edilmiştir.