Günümüzde eğitim, rotasını kimi zaman çeşitli türden izm’lerin, ideolojilerin, kültürel veya ahlaki normların, kimi zaman ise ulusal ya da bireysel çıkarların belirlediği, “her şey gider” anlayışından hareket eden, içi tıklım tıklım yolcularla dolu bir trene benzemektedir. Ancak dur durak bilmeksizin yol alan, hangi istasyonda duracağı da belli olmayan bu tren, yolcularına, kendilerini, diğer insanları, dünyayı ve hayatı, insan olmanın değerinin bilgisine açılan bir pencereden değil, rotasını belirleyenin istediği ve seçtiği pencereden göstermekte, onları her geçen gün insanın olmanın ne demek olduğundan hızla uzaklaştırmaktadır. Başka bir deyişle, yolcularının çoğunluğunu, kendisi dışında geride kalanı umursamayan, insanın değerini hiçe sayan, sınır tanımazlığı, yararcılığı baş değer yapan, basmakalıp düşüncelere saplanıp kalmış, insanlaşamamış bireyler olarak uğurlayan ve geride nakarat olarak sadece koca bir “boşuna” çınlatan bu tren, insanlığı hızla sıradanlığın, sorumsuzluğun, başıboşluğun ve anlamsızlığın yamacından aşağıya, dekadansa doğru sürüklemektedir. Nitekim dünya genelinde artan şiddet, terör olayları, açlık, yoksulluk, çevre kirliliği, salgın bulaşıcı hastalıklar gibi yaşamı yaşanmaya değer olmaktan çıkaran, gözlerimizin hemen her gün şahitlik ettiği insanlık dışı manzaralar, günümüz eğitim anlayışına ve bu anlayışın yetiştirdiği insan tipine yönelik böyle bir tespitin en açık kanıtıdır. Bu nedenle, aslında çoktan ıskartaya çıkmış olan bu kara treni zaman kaybetmeden durdurmamız ve “insan nedir?” sorusuyla bağlantılı olarak eğitimin neliğini ve amacını yeniden düşünmemiz gerekmektedir.
Bu noktada, eğitimi, insan onuruna yakışır bir yaşamı inşâ edebilmenin olanağının koşullarından biri olarak gören ve eğitime ilişkin felsefi bilginin realiteye bakarak nasıl ve ne şekilde ortaya konulabileceğini gösteren Kuçuradi’nin, ontolojik temelli felsefi antropolojiye dayanan insan, değer ve eğitim görüşüne kulak vermek bizler için yol gösterici olacaktır. Dolayısıyla bu çalışma, eğitimin kişilere öncelikle “insan kimliği bilinci” kazandırması gerektiğini düşünen Kuçuradi’nin insan ve değer görüşünü, buradan hareketle dile getirdiği eğitimin neliğine ilişkin düşüncelerini irdelemeyi konu edinmekte, eğitimin her şeyden önce olanaklar varlığı olan insan için bir insanlaşma sorunu olduğuna dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.
In this day and age, education resembles a crowded train based on the understanding “anything goes” and determined by numerous isms, ideologies, cultural or moral norms, or national or individual interests. Yet, traveling non-stop with no predictable final destination, the train shows its passengers themselves, other people, the world, and life, not through a window that opens to the knowledge of the value of being human, but through one that is chosen by the person who determines the route, day by day, driving them away from what it means to be human. In other words, the train bids farewell to most of its passengers as unhumanized individuals who care only about themselves, who disregard the values of humans, who value a lack of boundaries and utilitarianism, and who are stuck with stereotypes, echoing but a great 'futile' and swiftly dragging humanity down the slopes of mediocrity, irresponsibility, idleness, and meaninglessness, towards decadence. In fact, the inhumanity that we witness every day, the increasing violence, terrorism, hunger, poverty, environmental pollution, and epidemic infectious diseases constitute clear evidence of this interpretation for today’s understanding of education and the type of humans raised by it. Thus, we need to stop this long rejected train at once and rethink the nature and purpose of education on the basis of the question: “what is human nature.”
Here, we need to pay particular attention to Kuçuradi's ontological and anthropological ideas on human, value, and education, who regards education as one condition of the possibility of building a life worthy of human dignity, demonstrating how to reveal the philosophical knowledge about education based on reality. She believes that education should aim to bring individuals an “awareness of human identity.” As a matter of fact, this article examines Kuçuradi’s view of human and value, her ideas about education and emphasizes that education is a humanization problem for people who are an asset of possibilities.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 35. |