When we look at the classical sources that determine the principles and principles of the sermon, the first condition that the authors consider necessary to be a good preacher is the command of the Qur'an. According to them, the preacher who will give a speech on faith, worship and morality on the pulpit should include the verses as the first source about his subject. The verses most appropriate for the context should not be neglected, and the preacher should consider which verse should be mentioned on which subject. Therefore, when we look at the oldest sermon sources, it is seen that the verses are often referred to. This sensitivity is understandable. Because the preacher will want to benefit from the potential of faith present in the conscience while concentrating on the beliefs and values that need to be established or strengthened in the society. The most effective motivation to provoke this potential is the verses that are the word of Allah. It requires a certain level of competence for the preacher to refer to the relevant verses while preparing the sermon. Because sometimes the connections established with unexpected verses within the framework of the subject attract the attention of the target audience and enable them to focus on the subject. The preacher's often referring to the same verses on the same subjects may cause disfavor and therefore ineffectiveness in the audience. Therefore, before the sermon text is created, the preacher should make a mental examination on the relations of the verse that is striking, interesting and stimulating to attention. One of the preachers that we see successful in this regard is Ibn al-Jawzi. Ibn al-Jawzi, whose sermons were listened with enthusiasm and aware of his success during his lifetime, wanted to carry his preaching experiences from the pulpit to the book and to present examples of preaching to future generations. In this study, al-Mudhish, the work in which he collected these examples, was examined in terms of giving reference to the verses. The parties where the author was successful and deficient within the framework of the subject of were critizied.
Vaazın ilke ve esaslarını belirleyen klasik kaynaklara bakıldığında müelliflerin iyi bir vaiz olmak için gerekli gördükleri ilk şart Kur’ân’a hâkimiyettir. Onlara göre vaaz kürsüsünde inanç, ibadet ve ahlaka dair konuşma yapacak bir vaiz, konusuyla ilgili birinci kaynak olarak âyetlere yer vermelidir. Bağlama en uygun düşecek âyetler ihmal edilmemeli, hangi konuda hangi âyetin zikredilmesi gerektiğini vaiz göz önünde bulundurmalıdır. Bundan dolayı tedvin edilen en eski vaaz kaynaklarına bakıldığında sıklıkla âyetlere atıfta bulunulduğu görülür. Bu hassasiyet gayet anlaşılır bir tutumdur. Zira vaiz, toplumda yerleştirilmesi yahut perçinleştirilmesi gereken inanç ve değerlere tevcih ederken vicdanda hazır bulunan iman potansiyelinden istifade etmek ister. Bu potansiyeli tahrik edecek en müessir saik Allah kelamı olan âyetlerdir. Vaizin, vaaz metnini hazırlarken konuyla ilgili âyetlere atıfta bulunması hususu belirli bir düzeyde yetkinlik gerektirmektedir. Zira kimi zaman konu çerçevesinde beklenmedik âyetlerle kurulan bağlantılar, hedef kitlenin dikkatini çekmekte ve konuya odaklanmasına vesile olmaktadır. Vaizin çoğu zaman hep aynı konularda aynı âyetlere atıfta bulunması dinleyici kitlede bıkkınlık ve dolayısıyla da tesirsizliğe neden olabilir. Bu yüzden vaaz metni oluşturulmadan önce vaiz çarpıcı, ilgi çekici ve teşvik edici âyet münasebetleri üzerine zihni bir ceht sarf etmelidir. Bu hususta başarılı olduğunu gördüğümüz vaizlerden birisi İbnü'l-Cevzî’dir (ö. 597/1201). Yaşadığı dönemde vaazları coşkuyla dinlenen ve başarısının farkında olan İbnü'l-Cevzî, vaaz tecrübelerini kürsüden kitaba taşımış ve gelecek kuşaklara vaaz hususunda örnekler sunmuştur. Bu çalışmada müellifin söz konusu örnekleri cem ettiği eseri olan el-Müdhiş, âyetleri referans verme bakımından incelenmiştir. Müellifin mezkûr konu çerçevesinde başarılı ve eksik görüldüğü tarafları değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2022 |
Gönderilme Tarihi | 2 Ağustos 2022 |
Kabul Tarihi | 18 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |