This study aimed to investigate what similarities and differences existed between Maghrib and Mashriq, and has emerged in the approach to the basic issues of tajweed Tajwīd through the evaluations of two recitation and Tajwīd scholars, one of whom lived in the Mashriq and the other in Maghrib, i.e. Andalusia, in the Hijri fifth century hijri, who did not even exist for ten years between the dates of their death, worked on the phenomenon of laḥn (solecism), which played an important role in the emergence of the science of Tajwīd. Indeed, the Maghrebi Abd al-Vehhāb al-Kurtubī (d. 462/1069) carried out in-depth analysis of almost all the subjects related to Tajwīd at the level of letters and compositions in his work called al-Mudıh fî at-Tajwīd. Ahmad b. Ebī Omar al-Enderābī (d. 470/1077), on the other hand, included many recitations, narration and tariqs in his work called al-Īdāh fī al-Qırâ’ât which was left outside of the seventh and tenth system, and furthermore examined some issues related to Tajwīd at the level of letters and composition. The fact that studies of Tajwīd scholars before Enderâbî have not reached the present day for one reason or another, or that they have not been discovered yet, makes this particular study of Enderābī a work that reflects the Eastern Tajwīd collection, making it furthermore valuable. Before conveying the explanations and of the two scholars mentioned in the article on the subject of “laḥn”, we will mention some issues that are the subject of approach differences between Maghrib and Mashriq in the tradition of Islamic sciences. Our aim in doing this will be to reveal that the difference in approach between Mashāriqah and Maghāribah in the tradition of Islamic thought is not unique to the field of Tajwīd.
Bu yazı hicrî beşinci asırda biri meşrikte diğeri ise mağrib yani Endülüs’te yaşamış olan ve vefat tarihleri arasında on sene bile bulunmayan iki kıraat ve tecvid âliminin, tecvid ilminin varlık kazanmasında önemli bir rol oynayan lahn olgusu üzerine serdettikleri değerlendirmeler üzerinden tecvidin temel meselelerine yaklaşımda doğu-batı arasında ne gibi benzerlikler ve ayrılıklar bulunduğunu tespit etmeyi amaçlamaktadır. Zira mağribli Abdülvehhâb el-Kurtubî (ö. 462/1069) el-Mûdıh fî’t-Tecvîd isimli eserinde harf ve terkib düzeyinde tecvidi ilgilendiren hemen bütün konularda derinlikli bir inceleme yürütmüştür. Enderâbî nisbesiyle maruf olan meşrikli Ahmed b. Ebû Ömer (ö. 470/1077) ise el-Îzâh fî’l-Kırâât isimli eserinde yedili ve onlu sistemin dışında kalan pek çok kıraat, rivayet ve tarike yer vermesinin yanı sıra harf ve terkib düzeyinde tecvid ilmini ilgilendiren bazı meseleleri derinlikli bir incelemeye tabi tutmuştur. Önceki meşrik ulemasının eserlerinin şu veya bu sebeple günümüze ulaşmamış oluşu veya ân itibariyle henüz keşfedilmemiş olması, Enderâbî’nin bu eserine doğunun erken döneme taalluk eden tecvid birikimini yansıtan bir eser olma vasfı kazandırmakta ve değerli kılmaktadır. Yazıda anılan iki âlimin lahn konusuyla ilgili izah ve açıklamalarını aktarmazdan evvel İslami ilimler geleneğinde doğu-batı arasında yaklaşım farkına konu olan bazı hususlara değineceğiz. Bunu yapmadaki amacımız İslami düşünce geleneğinde meşârika-meğâribe arasındaki yaklaşım farkının sadece tecvid alanına has olmadığını gözler önüne sermek olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2022 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ağustos 2022 |
Kabul Tarihi | 11 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |