Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve tamamlayıcı protokoller neticesinde belirtilen haklar ve özgürlükler günümüzde insan haklarının temel prensiplerini oluşturmaktadır. Bu prensipler esas alınarak 16. yüzyıl Osmanlı yönetiminde Kudüs’te yaşayan halkın sosyal, ekonomik, hukukî imkânları değerlendirildiğinde zamanının ötesinde bir uygulama ile karşılaşıldığı görülmektedir. Modern dünyada bile tam olarak uygulanamayan yaşama hakkı, hukukî eşitlik, temsil edilme, toplanma, dernek ve sendika kurma gibi birçok insani hak 16. yüzyıl Osmanlı Kudüs’ünde halka verilmekteydi. Devlet Müslümanların asli unsur olduğu gerçeğini yok saymadan halka tanıdıkları hak ve özgürlükleri azınlık olarak kabul edilen Hristiyan ve Yahudi vatandaşlar için de uygulamıştır. Çağdaşı olan diğer devletlerde görülmeyen bu hak ve özgürlükler 16. yüzyıl Osmanlı Devleti belgelerinde açıkça görülmektedir. İncelenen dönem için temel kaynaklar olan arşiv vesikalarındaki bilgilerden ulaşılan sonuçlar şöyledir: Şehir içinde yaşayan Müslüman, Hristiyan ve Museviler birlikte, barış ve huzur içerisinde bir yaşam sürdürmekteydiler. İnsanlar dini ve etnik bir ayrıma tabi tutulmadan serbestçe ürün yetiştirip satabilmekte, ibadetlerini ve kendi geleneklerini uygulayabilmekteydiler. Gerektiği zaman devletin kurumlarına hak aramak veya belli konularda itiraz ve şikâyet için başvurmakta ve sonuç almaktaydılar.
The rights and freedoms set forth in the European Convention on Human Rights and its complementary protocols constitute the basic principles of human rights today. Based on these principles, when the social, economic and legal opportunities of the people living in Jerusalem under the Ottoman rule in the 16th century are evaluated, it is seen that a practice beyond its time was encountered. Even in the modern world, many human rights such as the right to life, legal equality, representation, assembly, forming associations and trade unions, which were not fully practiced, were granted to the people in 16th century Ottoman Jerusalem. The state, without ignoring the fact that Muslims were the main element, applied the rights and freedoms they granted to the people to Christian and Jewish citizens, who were considered minorities. These rights and freedoms, which were not seen in other contemporary states, are clearly seen in the documents of the 16th century Ottoman State. The results obtained from the information in the archival documents, which are the main sources for the period analyzed, are as follows: Muslims, Christians and Jews living in the city lived together in peace and tranquility. People could freely grow and sell crops, worship and practice their own traditions without being subjected to religious and ethnic discrimination. When necessary, they could apply to state institutions to seek their rights or to file objections and complaints on certain issues and receive results.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Azınlıklar Tarihi, Osmanlı Düşünce Tarihi, Osmanlı Taşra Teşkilatı |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 13 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 11 Sayı: 2 |
Takvim-i Vekayi (تقويم وقايع)