.................................. . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .
In this article, the case of Hüseyin El and Nazlı Şirin El, which was handed down by the Constitutional Court in 2022, is discussed and analysed. In the article, firstly, the case with its main points is summarized. Then it is analysed in the context of the precedent followed, current curriculum, reasons for violation, terminology used and the right of withdrawal. The findings suggest that the case, which was about compulsory Religious Culture and Ethics Knowledge (RCEK), was examined according to the precedent set out by the European Court of Human Rights in 2007. Since Nazlı Şirin El started university education in 2018, the current curriculum was not included in the analysis, and it does not seem that the previous curricula were analysed in detail. Therefore, the case would have a limited contribution to the RCEK curriculum development process. One of the most striking issues in the case is the critical comments made about the right of withdrawal. It is argued that the case will lead to the opening of more lawsuits, and as stated by the dissenting judges, it may be considered to seek expert opinion in future cases and by establishing an expert committee. However, representatives from different religions and beliefs as well as experts from different disciplines can take part in the formation of such a committee and this will contribute to the process of transforming the RCEK course into “religious culture and ethics education”, as stated in the Constitution.
Religious Education Religious Culture and Ethics Knowledge Compulsory Constitutional Court Case of Hüseyin El and Nazlı Şirin El
Bu makalede Anayasa Mahkemesi’nin 2022 yılında karara bağladığı Hüseyin El ve Nazlı Şirin El davası incelenmektedir. Makalede ilk olarak, öne çıkan yönleriyle dava özetlenmiştir. Sonrasında dava, takip edilen içtihat, zorunlu din eğitimi, güncel öğretim programları, ihlal sebepleri, kullanılan terminoloji ve muafiyet hakkı bağlamında değerlendirilmiştir. Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) dersi hakkında olan davanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2007 yılında ortaya koyduğu temel yaklaşıma göre incelendiği anlaşılmaktadır. Nazli Şirin El’in 2018 yılında üniversiteye başlaması sebebiyle güncel öğretim programlarının incelenmediği davada önceki programların da detaylı bir değerlendirmeye tabi tutulduğunu söylemek zor gözükmektedir. Bu sebeple davanın DKAB öğretim programı geliştirme sürecine katkısı sınırlı olacaktır. Davanın dikkat çeken unsurlarından biri, mevcut muafiyet hakkına eleştirel değerlendirmeler getirmesidir. Davanın zorunlu din dersi bakımından aynı mağduriyeti yaşadığını düşünen kişiler için emsal teşkil edeceği ve bu nedenle Anayasa Mahkemesi’ne başvuru sayısında artış olacağı tahmin edilmektedir. Bu sebeple, ihlal kararına katılmayan hakimlerin de belirttiği üzere bundan sonraki davalarda uzman görüşüne başvurulması için bir uzman kurulunun oluşturulabilir. Böyle bir heyetin oluşumunda farklı disiplinlerden uzmanların yanında farklı din ve inanç temsilcilerinin de yer alması DKAB dersinin Anayasa’da vurgulanan “din kültürü ve ahlak öğretimi” haline gelmesi sürecine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Din Eğitimi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Zorunlu Anayasa Mahkemesi Hüseyin El ve Nazlı Şirin El Davası
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Alan Eğitimleri |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Kabul Tarihi | 6 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 6 Sayı: 2 |