İcbar suretiyle irtikâp suçu (TCK m. 250/1) bağımsız bir irtikâp suçudur. Suç tanımına göre suçun oluşabilmesi için kamu görevlisi fail, görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına ya da bu yönde vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar etmelidir. Kamu görevlileri tarafından işlenebilen bu suçun en belirgin özelliği, kamu görevlisinin çıkar elde etmeye yönelik olarak mağdura icbarda bulunmasıdır. Bu özellik suçu özellikle rüşvet ve yağma suçları ile karıştırılma ihtimali olan bir suça dönüştürmektedir. İcbar suretiyle irtikâp suçunun benzer suçlardan ayırt edilebilmesi için unsurlarının net olarak belirlenmesi gerekir. Bu vesileyle suç tipi özelinde gündeme gelen ve diğer suçlarla karıştırılmasına yol açan sorunlara çözüm aranmalıdır. Bu bağlamda makalede icbar kavramından neyin anlaşılması gerektiği, icbar kavramının cebir ve tehdit kavramlarından nasıl ayırt edileceği, icbarın elverişliliği meselesinin sorumluluğa etkisi, kendisine icbar uygulanan kişinin meşru ya da gayrimeşru zeminde olmasının suçun oluşumuna ne tür bir etkisinin olduğu, nüfuzu kötüye kullanmadan neyin anlaşılması gerektiği sorunları başta olmak üzere icbar suretiyle irtikâp suçunun diğer suçlarla karıştırılmasına yol açan tüm sorun ve ihtimallerin belirlenmesi ve çözüme kavuşturulması amaçlanmaktadır.
The coercive extortion offence (Art. 250/1 TPC) is an independent offence of extortion. According to the definition of the offence, in order for the offence to occur, the offender, who is a public official, must, by abusing the influence provided by his/her position, induce a person to benefit himself/herself or someone else or to make a promise in this direction. The most striking feature of this offence, which can be committed by public officials, is that the official forces the victim to gain an advantage. This feature makes the offence a crime that can be confused with the offences of bribery and robbery. In order to distinguish the coercive extortion offence from similar offences, the characteristics of the offence must be clearly determined. This opportunity should be used to seek solutions to the problems arising from the nature of the offence and leading to confusion with other offences. In this context, the Article aims to identify and resolve all the problems and possibilities that lead to confusion of the coercive extortion offence with other offences, in particular the problems of what is meant by the concept of coercion, how to distinguish the concept of coercion from the concepts of force and threat, how the question of the expediency of coercion affects criminal liability, what effect the lawful or unlawful reason of the person on whom the coercion is exercised has on the realization of the offence, and what is meant by the abuse of influence.
Extortion Concept of Coercive Bribery Robbery Illegitimate Grounds
Der Straftatbestand der Vorteilsannahme durch Nötigung, wie er in Artikel 250/1 StGB definiert ist, gehört zu den Vorteilsannahmedelikten. Dieser Straftatbestand weist einige Unterschiede zum Straftatbestand der Vorteilsannahme durch Nötigung auf, der im aufgehobenen StGB Nr. 765 geregelt ist. Was die Tatbestandsmerkmale betrifft, so fällt vor allem die Ähnlichkeit mit den Straftatbeständen der Bestechung und des Raubes auf. Aufgrund dieser Ähnlichkeit ist ein solcher Straftatbestand in vielen Ländern nicht vorgesehen. Während das italienische Strafgesetzbuch den Straftatbestand der Vorteilsannahme durch Nötigung enthält, gibt es im deutschen Strafgesetzbuch keinen solchen Straftatbestand. Im deutschen Strafgesetzbuch sind jedoch ähnliche Delikte unter der Bezeichnung Vorteilsannahmedelikten zusammen mit Bestechungsdelikten (§§ 331 ff.) geregelt. Insbesondere der Straftatbestand der Vorteilsannahme durch Nötigung sollte behandelt und seine Tatbestandsmerkmale sollten aufgrund seiner Ähnlichkeit mit den Straftatbeständen der Bestechung und des Raubes eindeutig bestimmt werden.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ceza Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |