Fiil hakimiyetinin tüm suçlarda failliği tayin eden bir kriter olduğu düşüncesi, monist bir anlayışa dayanan hâkim ayrıştırma modelini temsil etmektedir. Ancak özellikle Roxin’in yükümlülük suçları öğretisiyle birlikte bu monist modele yöneltilen eleştirilerin çok önemli bir zemin bulduğunu söylemek mümkündür. Buna göre fiil hakimiyeti, sadece hakimiyet suçlarında fail ile şerik arasındaki ayrımı doğru bir şekilde açıklamaktadır. Suçta tarif edilen haksızlığın farklı bir yapıya sahip olduğu yükümlülük suçlarında ise failin kim olduğu sorusuna “yükümlülüğün ihlali” kıstası üzerinden cevap verilmektedir. Bu iki temel düşüncenin karşı karşıya geldiği önemli sorun alanlarından birisi de Alman hukukunda qualifikationlos-doloses Werkzeug kavramıyla ele alınan olay grubudur. İlgili olaylarda kanuni tarif gereği özel yükümlülük altında olan kişi, görünürde hukuki değeri ihlal edici karakteri daha baskın olan nihai eylemin icrasını bir başkasına bırakmaktadır. Bu davranış, intraneusun yönlendirmesi üzerine, kasten hareket eden ancak özel yükümlülük altında olmayan extraneus tarafından yerine getirilmektedir. Dolayısıyla özel yükümlülük altında olanın suçun icrasına yönelik vakalar üzerinde fiili bir hakimiyet tesis edemediği, bu anlamda hâkim konuma sahip kişinin ise özel yükümlülük altında olmaması nedeniyle suçun unsurlarını tek başına gerçekleştiremediği bir durum ortaya çıkmaktadır. Burada tarafların ceza sorumluluğunun belirlenmesinde ortaya çıkan problemler, geleneksel fiil hakimiyeti düşüncesinin gittikçe daha fazla sorgulanmasına sebep olmaktadır. Makale, Türk ceza hukuku literatüründe yeterince ele alınmayan bu sorunları, belirli yükümlülük suçları üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır.
Yükümlülük suçları fiil hakimiyeti normatif fiil hakimiyeti yükümlülüğe aykırılık dolaylı faillik doğrudan faillik
The idea that control over the act (Tatherrschaft) is a criterion that determines perpetration in all offenses represents a dominant model that explains the distinction between principal and accomplice with a monistic approach. However, especially Roxin’s theory on duty offenses has brought forth substantial criticism against the existing view. Accordingly, this main control criterion is only effective in differentiating between the principal and the accomplic in crimes where control over the act plays a crucial role. In duty-offenses, where the unlawfullnes described in the crime has a different structure, the appropriate assessment should be based on the criterion of "violation of the duty." One of the major problem areas where these two fundamental approaches collide is the group of cases that are addressed in German criminal law under the concept of qualifikationlos-doloses Werkzeug (unqualified-willful tool). In the relevant cases, the person who is under a special duty (intraneus) according to the crime definition delegates the execution of the final act, which ostensibly has a more prominent character of violating the legal value, to another person (extraneus) without the necessary crime qualification (Pflichtstellung). This leads to situation where the person under a special duty cannot have actual control over the execution of the crime, while the person in a dominant position cannot fulfill the elements of the crime on their own due to the lack of a special duty. The problems that arise in determining the criminal responsibility of these two parties in such cases raise questions about the traditional monistic application of the criterion 'control over the act’. This article aims to examine these issues, which have not been sufficiently addressed in Turkish criminal law literature so far, through certain duty-offenses.
Duty crimes control over the act normative control over the act breach of duty ındirect perpetration direct perpetration
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ceza Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 4 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 3 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |