Bilindiği üzere Kaynarca Antlaşmasını müteakiben Rus yayılmacılığının neden olduğu göçler, Osmanlı Devleti’nin toplumsal düzeninde değişmelere neden olmaya başlamıştı. Özellikle Kırım Savaşı’nın (1853-1856) yenilgisini bölge halkının Osmanlı’ya yardımına bağlayan Rusya, Kırım ve Kafkas Türklerini göçe mecbur bıraktı. Bunun üzerine yurtlarını terk etmek zorunda kalan yüzbinlerce muhacir Osmanlı topraklarını tercih ederek yola koyuldular. Göçmenlerin sevk ve iskânı noktasında ilk etapta bir politikaya sahip olmayan devlet idarecileri taşrada Ticaret Nezâreti ile yerel yöneticiler, İstanbul’da Şehremaneti ve Zaptiye Müşirliği tarafından gerekli tedbirleri almaktaydı. 1856 yılına gelindiğinde daha sistemli hareket edilerek evvela bir muhacirin nizamnamesi kaleme alındı. İskânlar nizamname doğrultusunda gerçekleştirilmeye başlandı. Ardından muhacirin komisyonu kuruldu. Kurumlar arasındaki koordinasyon sağlanarak yeniden yerleştirme için boş ve verimli araziler tespit edildi. 1860’lı yıllardan itibaren ise göçün yoğunluğu daha da artmaya başladı. Her açıdan göç kaynaklı problemler daha belirgin hale geldi. Bu bağlamda çalışmada Kırım Savaşı özelinde savaşa bağlı göçlerin sosyo-psikolojik sonuçları üzerinde durularak moral açısından gerek devlet gerekse toplum nezdindeki etkileri değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2020 |
Gönderilme Tarihi | 25 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 9 Sayı: 3 |