Faillik problemi, başta çağdaş eylem felsefesi ve sosyal teori olmak üzere pek çok sosyal bilim disiplininde -özellikle metodoloji
tartışmaları bağlamında- geçen yüzyılın yoğun ve zor konuları arasında yer aldı. İlgili literatürün ahlak, hukuk ve politika
gibi pratik felsefeye ilişkin tartışmalarında failliğin görünümleri temelde “toplumsal olan” çerçevesinde gündeme gelmiştir. Bu
çalışmanın probleme Aristoteles ve Kant’ın getirebileceği açılımları görme girişimi, iki önemli çıktıyla sonuçlanmıştır. Birincisi
bu iki filozofa ilişkin yaygın kanaatlerin yeniden düşünülmesi gerektiği ve aralarındaki önemli benzerlik ile düşünce sistemlerinin
kader birliği; ikincisi ise -bazı çağdaş yorumların gidermeye çalıştığının aksine- bu benzerliğe rağmen Kant’ın Aristotelesçi faillik
kavrayışında gerçekleştirdiği dönüşüm içinde toplumsalın ikincil bir konuma indirgenmiş olmasıdır.
The problem of agency was one of the most difficult topics of the past century, in the context of the methodological debates, in the
social sciences especially in the contemporary philosophy of action and social theory. The agency in the discussions of the related
literature on practical philosophy such as morality, law and politics have come to the fore within the framework of “the social”.
The attempt of this study to see the implications of Aristotle and Kant to solve the problem has resulted in two important outputs.
First, it is necessary to rethink common comments about these two philosophers, and the enormous similarity of their philosophy;
the second is that, despite this similarity, “the social” has been reduced to a secondary position in the Kant’s agency theory againts
Aristotle’s.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ocak 2019 |
Gönderilme Tarihi | 30 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 10 |