Today, people have attempted to accelerate their slow competencies to adapt to the speed that affects all areas of life. At the beginning of these competencies is the human ability to move. Various technologies produced for this purpose have led directly or indirectly to the idea that human skills such as seeing, hearing and thinking should be developed. However, these efforts to develop people's competencies have made people's perceptions of themselves and reality and their relationship with this reality problematic. The speed that characterizes life and culture, from the trails to the modern highways, has interfered with these competencies that are considered to be the distinguishing aspect of the human being. This has led to the displacement of man, thinking and reality. Man has gradually begun to lose his autonomy and reason to give way to artificial intelligence and virtual (produced) reality taking the place of reality. In this study, in which the problems of these three concepts, which are idealized according to the old versions they replace, are discussed, the possibility of slowing down again with the paths that will slow down the current order is discussed to regain its autonomy. Accordingly, unless a man interrupts the fast life practices and routes imposed by the existing culture with a flâneur-like resistance, he will not be able to have a genuine experience of himself and reality, like the tied slaves in Plato's cave allegory.
Günümüzde hayatın her alanını etkisi altına alan hıza uyum sağlama adına insan, yavaş kalan yetkinliklerini hızlandırma çabası içerisine girmiştir. Bu yetkinliklerin başında ise insanın hareket edebilme kabiliyeti gelmektedir. Bu amaç doğrultusunda üretilen çeşitli teknolojiler, doğrudan veya dolaylı olarak insanın görme, duyma ve düşünme gibi kabiliyetlerinin de geliştirilmesi gerektiği düşüncesine neden olmuştur. Ancak insanın yetkinliklerine dair yürütülen bu geliştirme çabaları, insanın kendisine ve gerçekliğe dair algısını ve bu gerçeklik ile kurduğu ilişkiyi sorunlu hale getirmiştir. Patikalardan modern otoyollara yaşamı ve kültürü karakterize eden hız, insanın ayırt edici yönü olarak değerlendirilen bu yetkinliklere müdahale etmiştir. Bu da insan, düşünme ve gerçekliğin yerinden edilmesine neden olmuştur. İnsan giderek otonomisini kaybetmeye, akıl yerini yapay zekâya bırakmaya ve gerçekliğin yerini ise sanal (üretilmiş) gerçeklik almaya başlamıştır. Modern çağda yerini aldıkları eski versiyonlara göre idealleştirilen bu üç kavrama dair sorunların ele alındığı bu çalışmada, insanın kendi otonomisini tekrar kazanabilmesi için mevcut düzenin hızını kesecek patikalar ile yeniden yavaşlayabilmesinin imkânı tartışılmıştır. Buna göre insan, mevcut kültürün dayatmış olduğu hızlı yaşam pratikleri ve rotalarını flâneur vari bir direniş ile kesintiye uğratmadıkça Platon’un mağara alegorisindeki elleri bağlı köleler gibi kendisine ve gerçekliğe dair sahici bir deneyime sahip olamayacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 26 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 19 |