Altın Oran bir çok farklı alanda olduğu gibi plastik
sanatlarda da geçmişten günümüze kullanılmıştır. İtalyan matematikçi
Fibonacci’nin keşfettiği ve kendi adıyla anılan Fibonacci dizisi kendinden
önceki sayıların toplamının sonraki sayıyı vermesi esasına
dayanmaktadır..1,1,2,3,5,8,13,21,34,55,89…bu dizi sonsuza uzanırken sayıların
birbirlerine bölümünde ise 1,618 oranı (Altın Oran) elde edilmektedir. Doğada birçok bitkinin yaprak diziliminde bu
oranlamaya rastlanmaktadır. Bu oran
‘’İdeal Oran’’ olarak benimsenmiş olup, insan vücudu anatomisinden, iç
organların dizilişine kadar evrendeki her şeye yansıyarak kendini
göstermektedir. Doğadaki
canlıları incelediğimizde Helianthus Annuus’un (Ay çiçeği) merkezinden dışarıya
doğru sağdan sola ve soldan sağa doğru taneler sayıldığında çıkan sayılar
Fibonacci Dizisinin ardışık terimlerini oluşturduğu görülmektedir. Yine aynı
şekilde Matricaria Chamomilla’da (Papatya Çiçeği) ayçiçeği dizilişinde Fibonacci
Dizisi mevcuttur. Pinaceae (çamgiller) familyasındaki Çam kozalağındaki taneler
kozalağın altındaki sabit bir noktadan kozalağın tepesindeki başka bir sabit
noktaya doğru spiraller (Altın Spiraller) oluşturarak çıkmaktadırlar. Bu
taneler soldan sağa ve sağdan sola sayıldığında çıkan sayıların, Fibonacci
Dizisi'nin ardışık terimleri olduğu görülmektedir. Sadece canlılar dünyasında
değil sanatta da kendine yer bulan Altın Oran Mimar Sinan'ın önemli
eserlerinden olan Süleymaniye ve Selimiye Camileri'nin minarelerinde Altın Oran
–Fibonacci Dizisinin mevcut olduğu görülmektedir. Altın Oran her yerde olduğu gibi insan vücudunda
da bulunmaktadır. Anatomik olarak insan vücudu incelendiğinde vücut
ekstremitelerindeki her bir parçanın
birbirlerine oranlanması
sonucunda yine ‘’Altın Oran’’ elde edilmektedir. Anatomik olarak yapılan morfometrik ölçümlerde alt ve üst ekstremitelerde
ve özellikle bu ekstremiteleri oluşturan kemik ve eklem bölgelerinin birbirlerine oranlandığında, insan yüzündeki belirli
anatomik bölgelerin kendi aralarındaki oranlanmalarında, insan kulağındaki
belirlenen anatomik bölgelerin birbirlerine oranlanmasına kadar her yerde altın orana rastlamak mümkündür. Kısacası İnsan bedeninin anatomik özelliklerinin belirlenmesi, her bir
parçanın birbirine oranlanması sonucunda Altın Oran ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma insan vücudu üzerinde belirlenen ortak anatomik noktalar üzerinden ölçümler
yapılarak oluşturulmuştur. Bu anlamda yapılan çalışmada morfometrik ölçümler İnsan vücudundaki alt ekstremite kemikleri ve eklemler arası ile üst ekstremite
bölgesinde 1. Omuz 2. Kol 3. Önkol 4. El bileği 5. El ve El bölgesi
kemikleri olan Falankslar, Sesamoidler, Metakarpaller, Karpallerarasındaki oranlama olarak yapılmıştır.
İnsanlık tarihinden beri tıp bilimindeki
gelişmeler sanatsal anatomiye farklı bakış açısı getirmiştir. Uzay
araştırmaları ve matematiğin üçüncü boyut anlayışı, yapılan ölçümler ile insan
bedeninin boşluktaki yeri ve şekli araştırıldı. Rönesans ile birlikte
sanatçılar da insan bedeniyle zihinsel ve fiziksel yorumlamalarda bulundular.
Bilim ve doğanın vazgeçilmez kuralları sanatın felsefesi haline gelmiştir.
Vesalius gibi otopsi çalışmalarından elde edilen insan anatomisi ölçümleri
resim sanatına, heykele, mimariye ve endüstriye yansımıştır. Anatomi bilimiyle
birlikte Rönesans öncesi yapılan kaskatı bedenler kasların yapısı ve vücut
parçalarının altın oran ölçümleri sayesinde gerçekçi anatomik çalışmalar haline
gelmiştir. Michelangelo’ın “İnsanın Yaratılışı” adlı freskinde tüm insan bedeni
anatomisinde yaptığı doğru oranlama ile ideal insan ölçülerini sanata
kazandırmıştır. Leonardo, Raphael, Giorgione gibi birçok sanatçı insanoğlunun
gençlik, yaşlılık, kadın, erkek, çocuk figürlerini İlahi Oranlama ile
betimlemiştir. İnsan soyunun tarihteki geçirmiş olduğu evreler yaşama bir iz
bırakmak isteyen usta ellerden çıkan heykeller, kabartmalar ve resimlemelerle
açığa çıkmaktadır. Avusturya’da bulunan Willwndorf Venüs heykeli taş devri
insanının fiziksel özelliklerini bize göstermektedir. İnsan figürleri İ.Ö.
20.000 ila 10.000 yılları arasında boyutsuz, düz yapıda, kısa, tıknaz olduğu
ipuçlarını vermektedir. Grek ve Roma uygarlıklarında idealize edilen insan
anatomik yapısı göze çarpmaktadır. İ.Ö. 900-İ.S. 450 yılları arasında taştan,
mermerden yapılmış hanedan üyeleri tanrılaştırılmış bedenleri kusursuz
göstermektedir. Antik Yunan ve Roma heykelleri evrensel kadın ve erkek
anatomisini matematiksel oranları ve ideal ölçülere uygun olarak
şekillendirmektedir. Mısır insanının perspektif açıdan rakursi görünümü iki
boyuta indirgenerek fiziksel özelliğinden çok kutsanmış ruhsal formlara
dönüşmektedir.Araştırma metninde elde edilen bu veriler, geçmişten günümüze ulaşmış olan güzel
sanatlar alanında farklı eserler vermiş olan sanatçıların eserlerinin
birbirleriyle morfometrik olarak karşılaştırılmalarının yapılması ve anatomik
yapılardaki değişimin görsel
sanatlar alanındaki yansımaları karşılaştırmalı olarak analiz edilmesi ve yorumlanmasıyla oluşturulmuştur. Bu alanda yapılmış olan araştırmalarda
benzer bir konuya rastlanılmamış olup konu alanında kaynak teşkil edeceği
kanısına varılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 22 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 2 Sayı: 4 |