İslam düşüncesinde ve diğer semavî dinlerde nübüvvet, büyük bir önem arz etmektedir. Müslümanlar, Allah’ın mesajına değer verdiklerinden, bu mesajları insanlara tebliğ eden peygamberlere de kutsiyet atfetmişlerdir. Öte yandan tarih boyunca peygamberlik düşüncesine farklı cihetlerden itiraz edenler olmuştur. Nübüvvete yönelik bu itirazların temeli Aristo’ya dayandırılmaktadır. Ayrıca bu fikrin sistematik bir karakterle vücut bulduğu akımlar da mevcuttur. Berâhime ve Sümeniyye bunlardan en çok öne çıkanlardır. Bu iki akımın menşei hakkında ihtilaf bulunsa da çoğunluğa göre her ikisi de Hint kökenlidir. Berâhime ve Sümeniyye gibi sistemlerin yanı sıra İbnü’r-Râvendî (öl. 301/913), onun üstadı Ebû Îsâ el-Verrâk (öl. 247/861), ve “Arapların Galen”i olarak anılan Ebû Bekir er-Râzî (öl. 313/925) gibi kişiler de peygamberliği reddeden fikirleri ile tarihin bazı dönemlerinde öne çıkmayı başarmıştır. Bu şahsiyetler sadece peygamberliğe değil, Hz. Muhammed’in risâletine, “Hatmü’n-Nübüvve”ye ve Kur’ân’a yönelik eleştirilerde bulunmuştur. Mu‘tezile’den Câhız (öl. 255/869) ve Kādî Abdülcebbâr (öl. 415/1025) gibi mütekellimler, kendi dönemlerinde söz konusu itirazlara cevaplar vermek suretiyle nübüvveti savunmaya çalışmıştır. Günümüzde Deizm ve Pozitivizm gibi hareketler, söz konusu inkârcı akımların fikirlerine paralel düşünceler ortaya koymaktadır. Bu çalışmada amaç Mu‘tezile’den Kādî Abdülcebbâr’ın, nübüvvete yöneltilen eleştirilere verdiği cevapların günümüz açısından arz ettiği önemi ortaya koymaktır. Geçmişte nübüvvete yöneltilen itirazlar ile çağımızdaki deizm ve pozitivizm gibi akımların, peygamberliğe dair fikirlerinin benzer olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda Kādî Abdülcebbâr’ın yaptığı nübüvvet müdafaasının önemli olduğu, özellikle deizm akımının ortaya çıkardığı şüpheleri azaltan ve çağımıza ışık tutacak bir nitelikte olduğu söylenebilir. Benzer konularda daha önce çeşitli çalışmalar kaleme alınmıştır. Metin Özdemir’in “Mu‘tezile’nin Nübüvvet Savunması” adlı eseri ve Orhan Aktepe’nin Peygamberliğin Hz. Muhammed ile Sona Ermesi” adlı kitabı bunlara örnek verilebilir. Ancak nübüvveti bir bütün olarak ele alan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmada nübüvvet, “Hatmü’n-Nübüvve”, Hz. Muhammed’in peygamberliği ve Kur’ân’ın i’câzı gibi konular bir arada ele alınmıştır. İslam düşüncesinde Ehl-i Sünnet ve Mu‘tezile literatüründe yer alan, mülhitlere yönelik nübüvvet savunusunun, deist akımların itirazlarına verilecek cevap için oldukça yeterli ve değerli altyapı oluşturduğu kanaatindeyiz. Konuya tarihî bir perspektifle bakıldığında, deizm düşüncesinin, tarihin önceki dönemlerinde de zuhur ettiği ancak zamanın âlimleri kanalıyla bertaraf edildiği müşahede edilmektedir. Dolayısıyla deistik düşüncenin yeni bir hareket olmayıp, tarihin farklı dönemlerinde ve değişik formatlarda nübüvvet olgusunun karşısında konumlandığı söylenebilir.
Prophethood is of great importance in Islamic thought and other monotheistic religions. Since the Muslims value the message of God, they also attribute a relgous value to the prophets who conveyed these messages to people. Nevertheless, throughout history, there have been those who objected to the idea of prophethood from different points of view. The basis of these objections to prophethood is based on Aristotle. There are also currents where this idea embodies a systematic character. The most prominent of these are Barāhima and Sumeniyya, which are disputed about their origins and accepted to be of Indian origin according to the majority. In addition to systems such as Barāhima and Sumeniyya, Ibn al-Rawandī (d. 301/913), his master Abū Isa al-Varraq (d. 247/861), and Abū Bakr al-Razī (d. 313/913) have also managed to come to the fore in some periods of history with their ideas that reject prophethood. These personalities are not only prophethood but also criticized the prophethood of Muhammad, “Khatm Al-Nubuwwa/Last prophet” and the Qur’ān. Today, it is observed that movements such as Deism and Positivism continue the ideas of these denialist movements. Mutakallims such as Jāhiz (d. 255/869) and al-Qādī Abd al-Jabbār (d. 415/1025) from the Mu'tazila tried to defend the prophethood by responding to the objections in question in their own time. Today, movements such as deism and positivism reveal thoughts parallel to the ideas of these denialist movements. The aim of this study is to reveal the importance of the responds given by al-Qādī Abd al-Jabbār from the Mu‘tazila to the criticisms directed at the prophethood in terms of today. It has been determined that the objections to prophethood in the past and the deism and positivism have similiar ideas about prophethood. In this context, it can be said that the defense of prophethood made by al-Qādī Abd al-Jabbār is important, especially that it reduces the doubts of the deism movement and sheds light on our age. Various studies have been written on similar subjects before. Metin Özdemir's work “Mu‘tazila's Defense of Prophethood” and Orhan Aktepe’s article “The End of Prophecy with the Prophet Muhammad” can be given as an example. However, no study has been found that deals with prophecy as a whole. In this respect, Subjects such as the prophethood, “Khatm al-Nubuwwa”, the prophethood of Muhammad, and the i‘jaz (inimitability) of the Qur’ān were discussed together. We believe that the defense of prophethood against the apostates in the Ahl al-Sunnah and Mu‘tazila literature constitutes a very sufficient and valuable infrastructure for the response to the objections of deist movements. Looking at the subject from a historical perspective, it is observed that the idea of deism also appeared in previous periods of history, but was eliminated by the scholars. Therefore, it can be said that deistic thought is not a new movement, and has always been positioned against prophethood in different forms in some periods of history.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Mart 2022 |
Gönderilme Tarihi | 27 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Tetkik, Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.
SHERPA ROMEO | Open Citations I4OC | LOCKSS | CLOCKSS | DOAJ | Crossref Üstveri Raporu | DOI | OAI