Giriş: Emzirmeyi etkileyen olumsuz faktörlerin ortaya çıkarılması ve bu faktörlere yönelik gerekli önlemlerin alınması doğum sonu dönemde bebeklerin anne sütü ile beslenmelerinin başlatılmasında ve sürdürülmesinde önemlidir. Bu araştırma lohusaların obstetrik öykülerinin doğum sonu bebeklerin beslenme şekillerine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Analitik-kesitsel tipte olan bu araştırma Ocak-Haziran 2017 tarihleri arasında bir kadın doğum hastanesinin kadın doğum yoğun bakım ve doğum servislerinde yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini 135 lohusa oluşturmuştur. Araştırmada veriler araştırmacıların literatür doğrultusunda hazırlamış olduğu ‘Lohusa Tanıtım Formu’ ile toplanmıştır. Veriler Statistical Package for Social Sciences for Windows 20.0 istatistik paket programında sayı, yüzde dağılımları, ortalama, standart sapma ve ki kare testleri kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Lohusaların yaş ortalaması 26.81±6.568 (min:16, max:47)’dir. Lohusaların %38.5’i kadın doğum yoğun bakım servisinde yatmakta ve %69.6’sının yatış süresi 1 gündür. Lohusaların %49.6’sının bir çocuk sahibi olduğu, %68.9’unun normal doğum yaptığı ve %15.6’sının doğum sonu bakıma ilişkin eğitim aldığı belirlenmiştir. Lohusaların sosyo-demografik özellikleri ile doğum sonu bebeğini sadece anne sütü ile besleme durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Lohusaların yattıkları servis, yatış süreleri, çocuk sayıları, doğum şekilleri ve doğum sonu bakıma ilişkin eğitim alma durumları ile doğum sonu bebeğini sadece anne sütü ile besleme durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmıştır (p<0.05). Sonuç: Doğum servisinde yatma, doğum sonu hastanede kalış süresinin kısa olması (1 gün), birden fazla çocuğa sahip olma, normal doğum yapma ve doğum sonu bakıma ilişkin eğitim alma lohusaların doğum sonu bebeğini sadece anne sütü ile besleme oranlarını arttırmaktadır.
Background: It is important to reveal the negative factors that affect breastfeeding and to take the necessary precautions for these factors in the initiation and maintenance of breastfeeding of babies in the postpartum period. This study was conducted to examine the effect of obstetric histories of puerperant on the feeding patterns of babies in the postpartum period. Methods: The study, which is of analytical-cross-sectional type, was carried out between January and June 2017 in a obstetrics intensive care unit and maternity clinics of a maternity hospital. The sample of the study consisted of 135 puerperants. The data were collected with the ’Puerperant İnformation Form' prepared by the researchers in line with the literature. Data was analyzed by number, percentage distributions, mean, standard deviation and Chi square tests using Statistical Package for Social Sciences for Windows 20.0 program. Results: The mean age of the puerperants was 26.81±6.568 (min:16, max:47). 38.5% of the puerperants were hospitalized in the obstetrics intensive care unit, and 69.6% had a hospital stay of 1 day. It was determined that 49.6% of the puerperants had one child, 68.9% had normal births and 15.6% had postpartum care training. There was no statistically significant difference between the socio-demographic characteristics of the puerperants and their breastfeeding status (p>0.05). A statistically significant difference was found between the clinic, length of stay, children’s numbers, delivery methods and receiving postpartum care training of the puerperants and breastfeeding with only breast milk of their babies in the postpartum period (p<0.05). Conclusion: Maternity unit, shorter postpartum hospital stay, having more than one child, giving birth to normal birth and recieving postnatal care training increase the rate of feeding with breastfeeding only in the postpartum period.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Orijinal Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Eylül 2021 |
Gönderilme Tarihi | 13 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 15 Sayı: 3 |
Sağlığın ve birinci basamak bakımın anlaşılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunacak yeni bilgilere sahip yazarların İngilizce veya Türkçe makaleleri memnuniyetle karşılanmaktadır.