Objective: The aim of this study is to determine the frequency of Restless Leg Syndrome (RLS) and symptom rating in the working population and to evaluate the relationships between work-related factors such as work stress and shift work system affecting the sleep-wake cycle and RLS.
Methods: This cross-sectional study was conducted with 227 participants selected by snowball sampling method between 01.05.2024 and 01.07.2024. A questionnaire form including sociodemographic data, chronic diseases, shift work type and duration, work stress and perceived stress frequency, RLS diagnostic criteria and rating scale was used in the study.
Results: The mean age of the 227 participants included in the study was 40.56 (20-65) years. 68.7% (n=156) of the participants were female and 31.3% (n=71) were male. 6.2% (n=14) of the participants were diagnosed with RLS. The mean RLS severity score of the participants diagnosed with RLS was 22.5±6.7. 42.9% of the RLS patients had moderate, 42.9% had severe, and 14.3% had very severe RLS symptoms. RLS was found in 30% of the workers, 25% of the nurses, and 10% of the teachers participating in the study. Although nurses had the highest mean RLS severity scores, no statistically significant difference was found between occupational groups and RLS severity scores (p=0.104). A statistically significant relationship was found between RLS and shift work (p<0.001). A significant relationship was found between the RLS severity score and the total night shift work duration of participants diagnosed with RLS (p=0.006). A statistically significant relationship was found between the participants' feeling stressed at work and the frequency of feeling perceived stress and RLS (p=0.004, p=0.002). A significant relationship was found between total night shift work duration and the frequency of feeling stressed at work (p=0.041)
Conclusion: Good recognition of RLS, knowledge of RLS risk factors, controlling or minimizing the symptoms will help improve employee health and prevent workforce loss.
Amaç: Bu çalışmanın amacı çalışan nüfusta Huzursuz Bacak Sendromu (HBS) sıklığının ve semptom şiddetinin belirlenmesi, iş stresi, uyku uyanıklık döngüsünün etkilendiği vardiyalı çalışma sistemi gibi işle ilişkili faktörlerin HBS ile ilişkilerinin değerlendirilmesidir.
Yöntem: Kesitsel özellikte olan bu çalışma, 01.05.2024-01.07.2024 tarihleri arasında kartopu örnekleme yöntemiyle seçilmiş 227 katılımcıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmada sosyodemografik veriler, kronik hastalıklar, vardiyalı çalışma şekli ve süresi, iş stresi ve algılanan stres sıklığı, HBS tanı kriterleri ve şiddet skalasını içeren anket formu kullanılmıştır.
Bulgular: Çalışmaya alınan 227 katılımcının yaşları ortalaması 40,56 (20-65) yıldır. Katılımcıların %68,7 (n=156)’si kadın, %31,3 (n=71)’ü erkek çalışanlardır. Katılımcıların %6,2 (n=14) HBS tanısı konulmuştur. HBS tanısı konulan katılımcıların HBS şiddet skorları ortalaması 22,5±6,7 dir. HBS tanısı konulan hastaların %42,9’u orta düzey, %42,9’u şiddetli düzey, %14,3’ü çok şiddetli düzeyde HBS şikayetlerine sahiptir. Çalışmaya katılan işçilerin %30’unda, hemşirelerin %25’inde ve öğretmenlerin %10’unda HBS varlığı saptanmıştır. HBS şiddet skorları ortalamasının en yüksek olduğu grup hemşireler olmasına rağmen meslek grupları ile HBS şiddet skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p=0,104). HBS ile vardiyalı çalışma arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır (p<0,001). HBS tanısı konulanların toplam gece vardiyasında çalışma süresi ile HBS şiddet skoru arasında anlamlı ilişki saptanmıştır (p=0,006). Katılımcıların iş yerinde kendilerini stresli hissetmesi ve algılanan stresli hissetme sıklıkları ile HBS arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (p=0.004, p=0.002). Toplam gece vardiyasında çalışma süresi ile bireyin iş yerinde stresli hissetme sıklıkları arasında anlamlı ilişki saptanmıştır (p=0,041).
Sonuç: HBS’nin iyi tanınması, risk faktörlerinin bilinmesi, semptomları kontrol altına almak ya da en aza indirmek, çalışan sağlığını iyileştirmeye ve iş gücü kaybını önlemeye katkı sunabilir.
Çalışma için Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulundan etik kurul onayı (Tarih:09.02.2024/No:84) ve İl Sağlık Müdürlüğünden araştırma izni alındı.
Bu çalışma için herhangi bir finansal destek alınmamıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Koruyucu Sağlık Hizmetleri, Çevre Sağlığı, Aile Hekimliği |
Bölüm | Orijinal Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 3 Eylül 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 12 Eylül 2025 |
Gönderilme Tarihi | 19 Mart 2025 |
Kabul Tarihi | 11 Ağustos 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 19 Sayı: 3 |
Sağlığın ve birinci basamak bakımın anlaşılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunacak yeni bilgilere sahip yazarların İngilizce veya Türkçe makaleleri memnuniyetle karşılanmaktadır.
Turkish Journal of Family Medicine and Primary Care © 2024 by Aile Hekimliği Akademisi Derneği is licensed under CC BY-NC-ND 4.0