Bu çalışma, Türk kültüründe gök kavramının kozmik ve kutsal boyutlarını; Türkiye
Türkçesi ile Kırgızcadaki dilsel kullanımlar ve kültürel yansımalar üzerinden karşılaştırmalı
biçimde inceler. Amaç, gök/gök-mavi renk alanının tarihî arka planla beslenen dilsel-kültürel
sürekliliğini ve güncel kullanımdaki izdüşümlerini görünür kılmaktır. Kapsam dâhilinde
kavramın ontolojisi, anlam alanı, renk simgeciliği ve etimolojik arka planı ele alınmış; her
iki lehçede gök ile ilişkili söz varlığının yapı özellikleri, kavram alanları ve kalıplaşmış dil
birimleri (deyimler, atasözleri) incelenmiştir. Veriler, açıklamalı sözlükler, ulusal atasözü
koleksiyonları ve deyim sözlükleri/derlemlerinden tarama-fişleme yoluyla derlenmiş; yöntem
olarak betimleyici-karşılaştırmalı çözümleme ve kavramsal/semantik alan analizi izlenmiştir.
Analizde örnek seçimi, anlam alanı temsiliyeti, işlevsel çeşitlilik ve varyantların dâhil edilme
ölçütleri açıkça belirlenerek yapılmış; eşzamanlı gözlemler tarihsel kayıtlarla doğrulanmıştır.
Bulgular, her iki dilde de gök unsurunun kalıp sözlerde belirgin biçimde baskın olduğunu;
mavi adının ise görece sınırlı ve çoğu kez somut nesnelere bağlı kullanımlarla ortaya
çıktığını göstermektedir. Atasözlerinde gök-yer karşıtlığı ve “yukarıda olma” kavrayışı, değer
hiyerarşisini kuran bir eksen olarak işlerken; deyimlerde göğe atıf çoğunlukla aşkınlık ve
enginlik çağrışımları üretir. Mimari ve sanat bağlamından seçilen örnekler (gök kubbe yorumu,
kubbe içi yıldız kompozisyonları ve lâcivert-firuze renk düzeni), dilde tespit edilen simgesel
örgünün görsel-mekânsal düzlemde de sürdüğünü teyit eder ve bulguları bağlamsallaştırır.
Paralellikler, ortak tarihî-kültürel mirasın dil yoluyla taşındığını; farklılaşmalar ise coğrafya,
yaşam biçimi ve yerel inançların etkisini işaret eder. Buna ek olarak, çalışma, kalıplaşmış dil
birimleri ile mimari-ikonografik göstergeleri birlikte okuyarak renk-mekân-inanç ilişkisini
çözümlemede bütünleştirici bir analitik mercek sunmaktadır. Çalışmanın özgün katkısı, bu kanıt
türlerini ortak bir karşılaştırmalı çerçevede birleştirerek ampirik temelli, tutarlı ve kapsamlı bir
açıklama sunmasıdır; önerilen yaklaşım, kültür dilbilimi, renk anlambilimi, kültürel semiyotik
ve mimari ikonografi çalışmalarına aktarılabilir bir yöntem sağlar ve sözlükbilim ile derlem
etiketleme kararlarına uygulanabilir ilkeler sunar.
This study examines the cosmic and sacral dimensions of the concept of gök (“sky/blue”)
in Turkic culture through a comparative analysis of its linguistic uses and cultural reflections in
Turkish and in Kyrgyz. The aim is to demonstrate the historically grounded linguistic–cultural
continuity of the sky/sky-blue color domain and its projections in contemporary usage. Within
this scope, the ontology, semantic field, color symbolism, and etymological background of
the concept are addressed; in both varieties, the structural properties, conceptual domains, and
formulaic linguistic units (idioms, proverbs) related to gök are analyzed. The data were compiled
through a survey and excerpting from explanatory dictionaries, national proverb collections,
and idiom dictionaries/corpora; methodologically, the study employs descriptive–comparative
analysis and conceptual/semantic field analysis. In the analysis, sampling was conducted with
explicitly specified inclusion criteria regarding semantic-field representativeness, functional
variety, and variants; contemporary observations were verified against historical records. The
findings show that gök is markedly dominant in formulaic expressions across both languages,
whereas mavi (“blue”) is comparatively limited and most often tied to concrete referents. In
proverbs, the sky–earth polarity and the notion of “being above” function as an axis structuring
value hierarchies; in idioms, references to the sky predominantly evoke transcendence and
vastness. Selected examples from architecture and art (the sky-dome interpretation, innerdome
star compositions, and the navy–turquoise palette) corroborate that the symbolic network
identified in language persists in the visual–spatial register and contextualize the findings.
Parallels indicate that a shared historical–cultural heritage is transmitted through language,
whereas divergences point to the effects of geography, ways of life, and local beliefs. In addition,
by reading formulaic linguistic units together with architectural–iconographic indicators, the
study offers an integrative lens for analyzing the color–space–belief relationship. The original
contribution lies in combining these lines of evidence within a shared comparative framework to
provide an empirically grounded, coherent, and comprehensive account; the proposed approach
provides a transferable method for research in cultural linguistics, color semantics, cultural
semiotics, and architectural iconography, and offers actionable principles for lexicography and
corpus tagging.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 12 Haziran 2025 |
| Kabul Tarihi | 6 Ekim 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 18 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 116 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi'nde yayımlanan makaleler Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International lisansı ile lisanslanmıştır.