İslam âleminin her toplumunda derin bir üzüntü ve acıyla hatırlanan Kerbelâ Vak’ası, maalesef başta Hz. Hüseyin ve ailesi olmak üzere pek çok yakınının şehâdetiyle sonuçlanmıştır. Kerbelâ Vak’ası, her sene Muharrem ayında Aşure törenlerinde çeşitli etkinliklerle anılmaktadır. Çalışma konumuz, İran Kazvin’de İmamzade Halime ve Amine Camii’nin içinde tespit edilen bir “Alem” üzerine olacaktır. Söz konusu alem, düzenlenişi ve kullanım amacıyla dikkat çekici bir malzeme olup, bu çalışmada Şii inancın egemen olduğu coğrafyalardaki kullanımı ve ayrıca Türkiye’de Alevi inancında benzer bir kullanım alanının olup olmadığı araştırılmıştır. Alem, çok sayıdaki alemin metal bir aksam üzerine yerleştirilmesi ve bir kolla taşınmasıyla meydana getirilmiştir. Büyük alemi oluşturan her bir alem üzerinde kitabeler bulunmakta olup alemlerin arasına da elinde kılıç tutan aslan, ejder, koç, keçi, horoz, geyik, tavus kuşu gibi hayvan figürlerinin yerleştirilmesiyle sembolik anlamlar da yüklenmiştir. Ele aldığımız alemler, meydana geldikleri alemlerin çokluğuna göre 4 m. genişliğine kadar ulaşmakta, törenler sırasında kumaş ve tüy gibi objelerle de süslenmektedirler. Araştırmamızda, konu aldığımız alemler ve benzerlerinin İran coğrafyasında aşura törenlerinde kullanıldığı ve dolayısıyla da sayılarının oldukça fazla olduğu ortaya çıkmaktadır. Tespitlerimize göre, alemler İmamzâde ve benzeri kutsiyet atfedilen mekânlarda durmakta, aşura merasimlerinde alemi taşımakla görevli gruplar desteler , alemi bu mekândan alarak tören yürüyüşlerinde taşımakta, halk da alemi hastalıklara şifa vermesi gibi amaçlarla ziyaret etmektedir. Alemin liturjik kullanımını oluşturan tarihî arka planına bakıldığında, Kerbelâ Vak’ası’nda Hz. Hüseyin’in sancağını taşıyan Alemdarı Hz. Abbas’ın kolları da kesilmek suretiyle şehit edildiği ve Hz. Hüseyin’i temsil eden sancağın da düştüğü bilinmektedir. Aşura törenlerinde taşınan alemin, yere düşen sancağı tekrar taşımak ve böylece Hz. Hüseyin’in manevî olarak ölümsüzlüğünü ifade etmek üzere kullanıldığını söylemek mümkündür. Alemin, üzerinde yer alan kitabelerdeki ifadeler ve hayvan figürlerinin sembolik anlamlarının da desteğiyle Hz. Hüseyin’i temsil eden litürjik bir obje olduğu anlaşılmakta ve aşura merasimlerinde kullanılan kasım otağı ya da nahıl gibi diğer sembolik objelerle birlikte ritüel içinde önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Aşura merasimlerinin düzenli bir şekilde icra edilmeye başlandığı XVI. yüzyıldan itibaren alemlerin yapıldığı, günümüze ulaşan ve müze koleksiyonlarında bulunan alemlerden anlaşılmaktadır. Alemlerin kullanılışı, tespitlerimize göre İran, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Azerbaycan gibi Şia görüşünün hâkim olduğu coğrafyalarda görülmekte, Türkiye’de ise Alevi-Bektaşi inancında bu uygulamaya rastlanmamaktadır. Yalnızca Iğdır bölgesinde, el şeklinde Pençe-i Alî Aba alemin aşura merasimlerinde kullanılması bölgeye özgü bir ritüel olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylece Alem kullanımı, Şiî inancının hâkim olduğu coğrafyalar ile Türkiye’deki Alevi-Bektaşi inancındaki Muharrem ayı törenlerinde görülen farklılıklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
The Karbalā Case, which is remembered with deep sorrow and pain in every society of the Islamic world, has unfortunately resulted in the martyrdom of many people, especially al-Ḥusayn b. ʿAlī b. Abī Ṭālib and his family. The Karbalā Case is commemorated every year on Ashura day in Muharram with specific rituals. This study focuses on a “Standard” that was determined inside the Imamzadeh Hazrat Ḥalīma and Amine Mosque, in Qazvin, Iran. This sacred object needs investigation for its arrangement and brought to mind the search for similar object in Turkey. This object is arranged upon placing a number of realms on a metal assembly and carrying them on a metal stick. There are inscriptions on each of the standards that make up the great standard. Symbolic meanings were conveyed by placing animal figures such as lions holding swords in their hands, dragon, rooster, deer, coach, goat, peacock. These standards reach up to a width of 4 m. according to the multiplicity of the standards in which they occur and have a magnificent appearance as they are decorated with materials such as fabrics and feathers during rituals. This study revealed that these standards and similar ones that we are dealing with are used in āshūrā rituals in Iran and therefore their number is quite high. According to the findings, the standards stand in places that are attributed to Imamzadeh and similar sanctity, groups decks in charge of carrying the standard in āshūrā rituals take the standard from this place and carry it during the ceremonial marches, and the public visits the standard for healing purposes. The historical background that makes up liturgical use of the standard shows that standard-bearer Hz. Abbas, who was carrying the banner of Hz. Hussein in the Karbalā Case, was martyred and the banner representing Hz. Hussein fell. It is possible to say that standard carried in the āshūrā rituals was used to carry the banner again which fell to the ground and thus was used to express the immortality of the Hz. Hussein. It is understood that it is a liturgical object representing Hz. Hussein with the support of the expressions in the inscriptions and the symbolic meanings of the animal figures on the standard and along with other symbolic objects such as kasim otai or nahil used in rituals, it appears to have an important place in the ritual. Furthermore, it is understood from the standard found in the museum collections that the standards were made in the XVIth century when the āshūrā rituals began to be performed regularly. According to the findings, the use of the standards is seen in geographies such as Iran, Afghanistan, Pakistan, India and Azerbaijan where the Shia view prevails and this practice is not common in the Alevi-Bektashi faith in Turkey. Only in Iğdır region, the use of the hand-shaped Pençe-i Alî Aba standard in āshūrā rituals appears as a region-specific ritual. Thus, the use of standard, is another differences seen in the month of Muharram rituals in Alevi-Bektashi belief in Turkey’s geography is dominated by the Shiite faith.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 92 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.