Türk dış politikası söz konusu olduğunda Batılı devletlerin geleneksel bir biçimde
müttefik olarak kabul edildikleri görülmektedir. Dahası, bu ilişkinin sosyal
ontolojisi ve dolayısıyla tarihselliği göz ardı edilmektedir. Yüzünü Batı’ya dönen
Türkiye, Ortadoğu’yu ise görmezden gelmiştir. Zamanla bu tutumunu gevşeterek
çok boyutlu bir dış politika yönelimi kazanan Türk dış politikası, kritik dönemlerde
başarısızlığa maruz kalmaya devam etmiştir. Batı ile ittifak ilişkisinin gereği
olan karşılığı yeterince göremeyen Türkiye, ortak bir medeniyet geçmişine
sahip olduğu Ortadoğu ülkeleriyle arasındaki ortak kimlik birikiminden de istifade
edemeyerek uluslararası arenada çıkarlarını savunmak konusunda ihtiyaç
duyduğu destekten mahrum kalabilmiştir. Arap Uyanışı ile ortaya çıkan demokrasi
talebi, ortak medeniyet geçmişiyle birlikte düşünüldüğünde, Türkiye’ye bölge
ülkeleriyle yeni bir asabiye geliştirme imkanı sunmaktadır. Türkiye ve bölge
ülkelerinde demokrasinin geliştirilmesi, her ne kadar Batı’daki bazı kesimlerin
çıkarları aleyhine sonuçlar doğurabilirse de, açık bir güç mücadelesinden daha
gerçekleştirilebilir bir seçenek olarak ortaya çıkmaktadır. Bu da Türkiye’ye, ortak
medeniyet geçmişine ve demokratik ilkelere dayalı bir bölgesel politika geliştirerek bölge ülkeleriyle yeni bir asabiye kurma imkanı vermektedir.
Demokrasi asabiye arap uyanışı Ortadoğu Türk dış politikası norm sistemik kültür medeniyet
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 1 Sayı: 1 |
TOÇD'nde yayınlanan makaleler Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.