Birçok kanser abdomen ve pelvis içerisindeki organlardan kaynaklanmaktadır ve üç farklı yol ile yaylırlar. Bunlar; hematojen, lenfatik
ve transçölemik yoldur. Çok sayıda hastada hastalık progresyonu, rezeksiyon bölgesi veya peritoneal yüzeyden olmaktadır.
Peritoneal yayılan kanserlerde çoğunlukla ölüme peritoneal karsinomatozis sebep olduğu için, peritonun çıkarılması bu hastaların
sağkalımına olumlu yönde etki edecektir. Buna ek olarak kemoterapötik ilaçların intraperitoneal olarak uygulanması ile tümör üzerinde
direkt olarak yüksek ilaç konsantrasyonlarına ulaşılır. Hipertermik intraperitoneal kemoterapi, peritonektomi ve sitoredüktif
cerrahi gerçekleştirildikten sonra peroperatif intraperitoneal kemoterapi uygulanmasıdır. Cerrahi ile rezidüel tümör dokusunu
mikroskobik düzeye indirmek amaçlanmalıdır. Literatür bulguları gösteriyor ki sitoredüktif cerrahi ve hipertermik intraperitoneal
kemoterapi kabul edilebilir toksisite oranları ile uygulanabilirdir. Morbidite ile ilişkili en önemli faktör, uygulanan barsak rezeksiyonu
sayısı ve kemoterapötik ilacın serozal hasarın iyileşmesi üzerine olumsuz etkisi gibi görünmektedir. Sonuç olarak yapılan
çalışmalara baktığımızda hipertermik intraperitoneal kemoterapi tedavisinin gelecekte over tümörleri ve peritoneal yüzeyel karsinomatoziste,
primer veya sekonder olarak geniş uygulama alanı bulacağını düşünmekteyiz. Bu konuda ki deneyimimiz son derece
kısıtlı olmasına rağmen gelecek için umutlu bir yöntem olduğunu ifade edebiliriz. Ancak yöntemin uygulanmasında tekonoloji
gereği, operasyonu uzun sürmesi, deneyimli mutidisipliner bir ekip ile çok iyi bir postoperatif bakım gerektiği unutulmamalıd
Many types of cancer originate from the organs in the abdominal and pelvic regions, and they spread via 3 different routes:
namely, hematogeneous, lymphatic and transcoelomic. The dissemination of the cancer tends to occur via the resection area
or peritoneal surface in many patients. Because peritoneal carcinomatosis is the most common cause of death in malignancies
disseminated via the peritoneal route, removal of the peritoneum will have a positive impact on the survival of patients.
Additonally, intraperitoneal instillation of chemotherapeutic medications reaches high concentrations with direct effect on
the tumor. Hyperthermic intraperitoneal chemotherapy (HIPEC) refers to application of perioperative chemotherapy following
peritonectomy and cytoreductive surgery. Surgery should aim to reduce residual tumor burden to microscopic levels. The
available literature reveals that cytoreductive surgery and HPEC can be performed within acceptable toxicity ratios. The most
important factors with potential effect on morbidity appear to be the number of bowel resections and the adverse impact of
chemotherapy on healing of the serosal damage. In conclusion, on the basis of available data in the literature, we believe that
HIPEC treatment will have widespread utility in primary or secondary management of ovarian tumors and peritoneal superficial
carcinomatosis in the future. Although we have quite limited experience on this topic, we can state that it is a promising method
in the future. However, it should be noted that an experienced multi-diciplinary team providing excellent postoperative care is
mandatory owing to the high technology required in application of this method and the relatively long duration of the surgery
Diğer ID | JA62JS86ES |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2014 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ocak 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 17 Sayı: 1 |