Bilim ve teknolojideki değişimlere paralel olarak
insan hayatında da sürekli bir değişim yaşanmaktadır. Bu
değişimlerin doğru bir şekilde okunması, sonraki kuşakları anlamak, onları
yönlendirmek ve kuşaklar arası çatışmaların en aza indirilmesi açısından büyük
önem taşımaktadır.
Bu çalışmada Noreena Hertz tarafından ortaya
atılan K kuşağı teorisi kapsamında 1995 ile 2002 yılları arasında doğan
bireyler “Yeni Medya ve İletişim Teknolojisindeki” gelişmeler bağlamında ele
alınmıştır. Nitel araştırma yöntemleri ışığında K-kuşağının temel özellikleri
ve kendinden önceki diğer kuşaklara göre farklılıkları ortaya konularak durum
tespiti yapılmıştır.
İletişim teknolojilerindeki gelişmeler
son yıllarda gençlerin birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerini
etkilemektedir. Bu durum onların önceki kuşaklara göre daha farklı bir dil oluşturmalarına
yol açmıştır. Özellikle sosyal medya olarak bilinen sosyal paylaşım ağları ile
günün her saatinde ‘online’ olan, bütün ilişkilerini sanal ortamlarda yürütmeye
başlayan bu genç kuşağı tanımak için neler yapılmalıdır? Genç kuşakla
ebeveynleri arasındaki çatışmaların sebebi olarak tek sorumlu sosyal medya
mıdır yoksa başka bazı faktörler de var mıdır ve biz bu faktörleri görmezden
gelerek sadece sosyal medyayı mı sorumlu tutmaktayız? İletişim
teknolojilerindeki gelişmeler çocuklarımızla aramızda iletişim sorunlarına mı
yol açıyor yoksa iletişimi kolaylaştırıcı bir etkisi olabilir mi? Bu sorular
bağlamında asıl soru ve sorun, K kuşağı bireylerinin kendilerini ifade etmek ve
iletişimde kalmak için sosyal medya araçlarına odaklanmalarının altındaki
beklentilerin ne olduğu ve bu beklentilerin karşılanıp karşılanmadığıdır.
K kuşağının yeni medya teknolojileri
vasıtasıyla ekonomik çöküş, işsizlik, terör, savaş, iklim değişikliği, göç gibi
olumsuz koşullarla erken yaşlarda yüzleşmesi; bu kuşağı önceki kuşaklara göre daha
gerçekçi yapmakla birlikte, karamsar, endişeli ve umutsuz bir kuşak haline
dönüştürmüştür. İletişim teknolojileri aracılığıyla istediği her tür bilgiye
ulaşabilen K kuşağı bireylerinin, sahip oldukları medya kaynaklarını
üreticiliğe dönüştürerek yüksek özgüven kazandıkları da görülmektedir. Ancak,
iletişimi tamamen sosyal medya aracılığıyla üzerinden gerçekleştirmelerinden
dolayı, gençlerin içedönük, yalnız ve tatminsiz bireyler olarak sosyal iletişim problemi yaşadıkları ortaya
çıkmaktadır.
Günümüzde teknolojinin hızlı gelişimi,
yeni medya araçlarının ortaya çıkışı ve buna bağlı olarak sosyal medya
ağlarının insanlar arasındaki iletişim üzerindeki etkisi oldukça büyük önem arz
etmektedir. Bu etkinin insanlar arasındaki ilişkileri farklı mecralara
yönlendirmesi, ebeveynler ile çocukları arasındaki kuşak farkını geçmiş
dönemlere oranla daha fazla derinleştirmiştir. Özellikle iletişim araçlarındaki
değişim ve çeşitliliğin, çocuklarıyla anne babaları arasındaki iletişimde
belirgin ayrımlara yol açtığı, yeni kuşak gençlerin farklı bir dil benimsediği,
kendilerini yine kendi oluşturdukları bir sanal dünyaya hapsettikleri
görülmektedir. Çalışmada incelenen bilgi ve teoriler kapsamında K
kuşağının değişen ve gelişen medya teknolojileriyle birlikte iletişim
problemleri yaşadığı ve mevcut iletişim problemlerinden en çok ebeveynleriyle
olan ilişkilerinin olumsuz etkilendiği görülmüştür. Bu bağlamda, toplumsal değişimlerden
en hızlı etkilenen yeni kuşakların ebeveynleriyle olan iletişimlerinin
önemsenmesi gerektiği ve bununla birlikte birçok bireysel ve toplumsal sorunun
da önüne geçilebileceği vurgulanmıştır. Yeni medya teknolojilerini doğru kullanmanın,
yeni kuşak bireylerine karşı empatiye dayalı destekleyici ve yönlendirici tutumlar
geliştirmenin bu anlamda çözüm sağlayabileceği görülmüştür. Yeni kuşakları daha iyi anlayabilmek,
tanıyabilmek ve onlarla sağlıklı iletişim yolları bulabilmek adına yeni
çalışmalara ve araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Yeni nesil Kuşaklar K kuşağı Kuşak çatışması İletişim Teknoloji Yeni medya teknolojileri Sosyal medya
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2018 |
Gönderilme Tarihi | 14 Mayıs 2018 |
Kabul Tarihi | 16 Temmuz 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 Sayı: 6 |
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International