“Juvenile Delinquency”, or “the criminality of the minor”, has increased in many countries around the world. Research has shown that the property crimes, and offences against liberty and physical integrity are the most common offences amongst minors. While the reasons for juvenile delinquency also include genetic factors and physical deficiencies, the environmental factors are dominantly influential. Therefore, taking precautions would not be sufficient and eliminating the environmental factors would also be necessary. Social ecology theories in criminology examine the crime-environment relationship and attempt defining the crime as a function of the social change followed by the changes in the environment. Amongst many different reasons that would encourage minors into crime; lack of affection, insufficient education or miseducation, strict discipline, abuse, cultural conflicts due to immigration or emigration, customs and traditions, financial problems, and violent content in the mass media could be listed. Social learning theory, on the other hand, proposes that children learn aggressiveness through violent behaviour examples, and these behavioural patterns persist in future social relations. Moreover, it is suggested that criminal activities could also be triggered by certain behavioural problems manifesting in the early childhood such as substance abuse and dropping out of education. Hence, many research focus on the relationship between crime and substance abuse in youth.
Ülkemizde “Çocuk Suçluluğu” olarak kullanılan, batı literatüründe ise “Juvenile Delinquency” terimiyle açıklanan ve karşılığı “reşit olmayanın suçluluğu” olan terim dünyanın birçok ülkesinde artış göstermektedir. Yapılan araştırmalarda çocuk suçları arasında mala karşı suçlar, vücut dokunulmazlığına ve hürriyete karşı suçlar en çok işlenen suçlar olarak saptanmıştır. Çocukları suça iten nedenler arasında; kalıtsal etkenler ve fiziksel eksiklikler gibi faktörler sayılsa da daha çok çevre faktörlerinin etkili olduğu belirtilmektedir. Yalnız önlem almak yeterli değildir; çevrenin etkilerini de ortadan kaldırmak gerekmektedir. Kriminolojide sosyal ekoloji teorileri; suçun çevreyle ilişkilerini inceler, suçu çevrenin değişimi ile ortaya çıkan sosyal değişmenin bir fonksiyonu olarak açıklamaya çalışır. Sevgi yoksunluğu, yanlış ve eksik eğitim, baskıcı disiplin yöntemleri, istismar, iç ve dış göçler sonucu oluşan kültür çatışmaları, gelenek ve görenekler, ekonomik bunalımlar, kitle iletişim araçlarındaki şiddet içeren programlar çocuğu suça iten nedenler arasında sayılabilmektedir. Sosyal öğrenme teorisi ise, çocukların şiddet içeren davranış modellerinden saldırganlığı öğrendiklerini ileri sürer, yaşamın ileriki yıllarında saldırgan davranış kalıpları, sosyal ilişkilerde kalıcı olurlar. Ayrıca suç davranışının, madde kullanma ile öğrenim sürecini sonlandırma gibi çocukluğun ilk dönemlerinde ortaya çıkan bazı davranışsal problemlerden etkilenebileceği de belirtilmektedir. Nitekim erken dönemlerde başlayan madde kullanımı ile suç arasındaki ilişkiye odaklanan araştırma sayısı da oldukça fazladır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Temmuz 2016 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ekim 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 19 Sayı: 2 |