According to a survey conducted in 2002, 12.29% of Turkey’s population are impaired persons. But in urban areas where population is high, impaired persons are found very rarely, because of the construction and the designs of urban space are organized “normal” individual. Firmly paired persons want to Uve in urban areas, they must venture very difficult situations. They struggle for living in an exclusive society. Lefebvre’s approach, which brings new initiative explaining impairment and which forms a relationship between urban space and urban space side-lined within individuals, provides evidence to impairment of individuals in urban spaces. The lack of any organ or unable to fulfill the function in the person's body is impairment. Disability is converting this impairment to disadvantage by urban space and social relationship.
Urban space and society, formatting each other, influence the injury is not broken in a place constantly, making the property. In this study, using a qualitative method, the impact of disability in the formation of urban space impairment and injury is chronic unless urban space and society shape each other in a positive way. Impaired individuals without assistance of other individuals want to be in the safe and comfortable places. As long as these types of urban areas are available, disability will become the only impairment. As urban spaces are accessible, the differences derived from impairment with individuals will diminish.
2002 yılında yapılan bir araştırmaya göre Türkiye nüfusunun %12,29’unu yeti yitimli bireyler oluşturmaktadır. Ama nüfusun yoğun olduğu kentlerde günlük hayatın içerisinde yeti yitimli bireyler çok nadir olarak bulunurlar. Çünkü kentsel mekân tasarlanırken inşa edilirken “normal” bireylere göre düzenlenmekte, yapılmaktadır. “Normal” bireylere göre inşa edilen kentlerde, yeti yitimli bireyler pek çok zorluğu göze almak zorundadırlar. Kendini dışlayan, yeti yitiminden dolayı sakatlayan bir mekânda ve toplumda varolmaya çabası gösterirler. Sakatlığı açıklamada yeni bir açılım getiren sosyal model ve kentsel mekânın toplumsal olanla ilişkisini kuran Lefebvre’nin yaklaşımı yeti yitimli bireylerin kentsel mekânda sakatlanmasının ipuçlarını vermektedir. Bireyin bedenindeki herhangi bir organının olmaması veya işlevini yerine getirememesi yeti yitimidir. Sakatlık ise kentsel mekânve toplumsal ilişkilerin bu yeti yitimini dezavantaja dönüştürmesidir. Kentsel mekânın ve toplumun birbirini biçimlendirme, etkileme özelliği bir yerde olumlu bir biçimde kırılmadığı sürece sakatlığı sürekli hale getirmektedir. Bu çalışma kapsamında nitel yöntem kullanılarak sakatlığın oluşumunda kentsel mekânın etkisinin ne olduğu yeti yitimli bireyleri nasıl etkilediği anlaşılmaya çalışılmıştır. Yeti yitimli bireyler diğer bireylerin yardımlarına gerek kalmadan güvenli, rahat, çekinmeden dolaşabilecekleri ulaşabilecekleri mekânlarda bulunmak istemektedirler. Bu tür mekânlar oluştuğu sürece sakatlıklar sadece yeti yitimi halini alacaktır. Kentsel mekânın erişilebilir olması insanlar arasında yeti yitiminden kaynaklanan farkın azalmasını sağlayabilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2014 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ağustos 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 25 Sayı: 2 |