Art, in its many forms, corresponds to a phenomenon that reflects, reinterprets and represents social events. Cinema, as an art form, fulfills these functions and is inspired by the events or processes experienced by societies. Inspired by the social, cinema conveys the social, political and cultural contexts of current or past events through films. Thus, an obligatory relationship between cinema and society emerges, social issues feed the creative processes of the art of cinema and find the opportunity to be represented in cinema. Wars, epidemics, conflicts, social movements, economic crises and migrations are among the social issues that feed the creative processes of cinema and find opportunities for representation. As a concrete example of this, the food and table culture in the films Gelin (1973), Düğün (1973) and Diyet (1974), known as the “Migration Trilogy” in Turkish cinema, was used as a cinematographic element to reflect the adaptation processes of new immigrants to modern urban life, social identities and traditional values. Thus, a cinematic narrative and representation was created through food and table culture. This study aims to analyze how the rural-urban migration in Turkey is reflected in the representation of food and tableware in Turkish cinema. In this direction, Ömer Lütfi Akad's films Gelin, Düğün and Diyet, which deal with the theme of rural-urban migration, are analyzed with Roland Barthes' semiotic approach.
Semiotics in cinema gastronomy migration food representation migration trilogy
Sanat, birçok formuyla birlikte toplumsal olayları yansıtan, yeniden yorumlayan ve temsil eden bir fenomene tekabül etmektedir. Sinema da bir sanat formu olarak bu işlevleri yerine getirmekte, toplumların başından geçen olaylardan veya yaşadığı süreçlerden ilham almaktadır. Toplumsal olandan ilham alan sinema, filmler aracılığıyla mevcut ya da geçmiş dönemlerde yaşanan olayların sosyal, siyasal ve kültürel bağlamlarını aktarmaktadır. Böylece sinema ve toplum arasında zorunlu bir ilişki ortaya çıkmakta, toplumsal meseleler sinema sanatının yaratım süreçlerini beslemekte ve sinemada temsil imkanı bulmaktadır. Savaşlar, salgın hastalıklar, çatışmalar, sosyal hareketler, ekonomik krizler ve göçler sinemanın yaratım süreçlerini besleyen ve temsil imkanı bulan toplumsal meselelerin başında gelmektedir. Bunun somut bir örneği olarak Türk sinemasında “Göç Üçlemesi” olarak bilinen Gelin (1973), Düğün (1974) ve Diyet (1974) filmlerinde işlenen yemek ve sofra kültürü; yeni göçmenlerin modern kent yaşamına uyum süreçlerini, toplumsal kimlikleri ve geleneksel değerleri yansıtacak şekilde sinematografik bir öğe olarak kullanılmıştır. Böylece yemek ve sofra kültürü üzerinden sinemasal bir anlatı ve temsil yaratılmıştır. Bu çalışma, Türkiye’de yaşanan kırdan kente göçün Türk sinemasındaki yemek ve sofra temsiline nasıl yansıdığını çözümlemeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda Ömer Lütfi Akad’ın köyden kente göç temasını işleyen Gelin, Düğün ve Diyet filmleri, Roland Barthes’ın göstergebilim yaklaşımıyla ele alınmıştır.
Sinemada göstergebilim gastronomi göç yemek temsili göç üçlemesi
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Turizm (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 12 Aralık 2024 |
Kabul Tarihi | 23 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 25 Sayı: 25 |