After creating man, Allah did not leave him unattended, guided him with revelation so that he could find the right path, and for this reason, he assigned some of his servants to convey this revelation. Although it is stated that it was revealed to all the prophets mentioned in the Qur'an, a limited number of prophets were given books, furqan, suhuf, judgment, wisdom, etc. The prophet whose name is mentioned the most in the Qur'an is Moses. In addition to his struggle with the Pharaoh, his struggle with his people, who broke their covenant with Allah, is also mentioned many times. In various verses, it is stated that the Book, Furkan, Suhûf and Tablets were given to Moses. Although different interpretations have been made about each of them, only the subject of Tablets has been discussed in this study. In the wording of the verses, there are no detailed explanations about the nature of the tablets and how they were written. In addition, what is meant by the expression “Tablets” in three verses, what material these tablets are made of, Moses throwing these holy tablets on the ground, whether the tablets were broken, where the tablets were stored, the contents of the tablets, etc. The issues deserve to be explored. The subject of the tablets, which are expressed as stone tablets in the text of the Torah, takes place in a little more detail in the Bible. There is no detail in the Qur’an except that the tablets were given to Moses, that when Moses saw his people worshiping the golden calf, he threw the tablets on the ground and when his anger subsided, he took the tablets. In the Torah, it is stated that Moses took the tablets on Mount Sinai, they consisted of two stone tablets, and the “Ten Commandments” were written on it. When Moses saw that his people were worshiping the golden calf, he broke them, God ordered him to hew two tablets again, and after staying on Mount Sinai for forty days and forty nights, these tablets he hewed include details such as the same orders were dictated to him by God, and Moses kept them in the ark of the covenant. The subject has been handled within the framework of both Islamic and Torah tafsir tradition and the explanations in the Islamic tafsir tradition and the explanations in the Torah tafsir have been compared.
Allah, insanı yarattıktan sonra onu başı boş bırakmamış, doğru yolu bulabilmesi için onu vahiy ile yönlendirmiş ve bunun için de kullarının içinden seçtiği bazı kişileri bu vahyi tebliğ ile görevlendirmiştir. Kur’an’da adı geçen peygamberlerin tamamına vahyedildiği ifade edilmiş olmakla birlikte, sınırlı sayıda peygambere kitap, furkân, suhuf, hüküm, hikmet vb. verildiği şeklinde ayrıntılara rastlanmaktadır. Kur’an’da adı en çok anılan peygamber Hz. Mûsâ’dır. Onun Firavun ile mücadelesinin yanında, pek çok kere Allah ile ahidlerini bozan kavmi ile mücadelesinden de bahsedilmektedir. Çeşitli âyetlerde Hz. Mûsâ’ya Kitap, Furkan, Suhûf ve Levhalar’ın verildiği ifade edilmektedir. Her biri ile ilgili farklı farklı yorumlar yapılmış olsa da bu araştırmada sadece Levhalar konusu ele alınmıştır. Âyetlerin lafzında levhaların keyfiyetine ve yazılma işinin nasıl olduğuna dair ayrıntılı açıklamalar yer almamaktadır. Bunun yanı sıra toplam üç âyette geçen Levhalar ifadesi ile neyin kastedildiği, bu levhaların hangi maddeden yapıldığı, Hz. Mûsâ’nın Kutsal olan bu levhaları yere atması, Levhaların kırılıp kırılmadığı, Levhaların nerede saklandığı, Levhaların içeriği vb. konular araştırılmayı hakketmektedir. Tevrat metninde taş tabletler şeklinde ifade edilen levhalar konusu Kitâb-ı Mukaddes’te biraz daha ayrıntılı yer almaktadır. Kur’an’da ise Hz. Mûsâ’ya levhaların verildiği, Hz. Mûsâ’nın kavminin buzağıya taptığını gördüğünde levhaları yere attığı ve kızgınlığı geçince de levhaları aldığı bilgisi dışında herhangi bir ayrıntı yer almamaktadır. Tevrat’ta Hz. Mûsâ’nın levhaları Tûr-i Sînâ’da aldığı, bunların iki tane taş levhadan ibaret olduğu, üzerinde “Evâmir-i ‘aşere” olarak bilinen “on emir”in yazılı bulunduğu, Hz. Mûsâ’nın, kavminin buzağıya taptığını görünce onları kırdığı, Allah’ın ona yeniden iki levha yontmasını emrettiği, kırk gün kırk gece Tûr-i Sînâ’da kaldıktan sonra yonttuğu bu levhalara aynı emirlerin Allah tarafından ona yazdırıldığı, Hz. Mûsâ’nın bunları ahid sandığında muhafaza ettiği gibi ayrıntılar yer almaktadır. Konu hem İslâm hem de Tevrat tefsir geleneği çerçevesinde ele alınmış ve İslam tefsir geleneğindeki açıklamalar ile Tevrat tefsirlerindeki açıklamaların mukayesesi yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 22 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 14 |
Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.